Haber7 yazarı Osman Özsoy’un 1960 ihtilali ve sonrasındaki dönemde futbolun nasıl bir işlevi olduğu konusundaki yazısı…
FB, GS ve BJK’nin alet olduğu çirkinlik…
Bugün sizlere, son yüzyılın en büyüleyici spor dalı olan futbolun 27 Mayıs darbecileri tarafından hangi çirkin amaçlara alet edildiğine dair çarpıcı anekdotlar aktaracağım.
Bugün 26, yarın 27 Mayıs…
Avrupa Futbol Şampiyonası’na nerden baksanız on gün kaldı. 1 ay futbolla oturup kalkacağız.
27 Mayıs aynı zamanda önemli bir olayın sene-i devriyesi.
27 Mayıs 1960 darbesi olalı tam 48 sene oldu.
Nerden başlasak bilmem ki…
27 Mayıs 1960 İhtilâli öncesinde Kara Kuvvetleri Komutanı olan Cemal Gürsel, Başbakan Adnan Menderes’in cumhurbaşkanı olmasını isteyen tarihi bir mektubu 3 Mayıs 1960’da yazınca, erken emekliye sevk edilir ve 3 Mayıs 1960’da zorunlu olarak İzmir’e gönderilir.
Aranızda Paşa yoksa…
Bu olaydan kısa bir süre sonra albay ve daha alt kademedeki subaylarca 27 Mayıs 1960’da ihtilal gerçekleştirilir. Aynı gün Erzurum’daki 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala darbeyi gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi’ne (MBK) liderlerinin kim olduğunu sorar.
Eğer darbecilerin başında kendisinden daha kıdemli bir asker bulunmadığını öğrenmesi durumunda emri altındaki 3. Ordu ile birlikte Erzurum’dan Ankara’ya yürüyüp isyana son vereceğini bildirir.
İhtilalciler paniğe kapılır. Zorunlu izindeki Orgeneral Cemal Gürsel’i apar topar askeri uçakla İzmir’den Ankara’ya getirmek zorunda kalırlar. Gürsel MBK’nın daveti ile başkanlık görevini üstlenir ve ihtilal lideri olarak kabul edilir.
Sevilen bir siyasetçi olan Adnan Menderes’in alaşağı edilmesinden ve olan bitenden kamuoyu rahatsızdır. Ülkenin tüm kahvehanelerinde ve sohbet ortamlarında başta Menderes olmak üzere Demokrat Partililerin akıbetinin ne olacağı konuşulmaktadır. 27 Mayıs cunta yönetimi halkın gündemini değiştirme kararı alır. (Hemen şunu da ilave edelim. Cunta kelimesi İspanyolcadır ve çete anlamına gelir. Şu an sözü edilen tüm çeteler, olası bir cunta yönetimini işbaşına getirmek için taşeronluk üstlenen unsurlardır.)
İdam sehpasını unutturan goller…
Halkın gündemini değiştirmek için akla ilk gelen konu futbol olur. Cemal Gürsel, daha önce oynanması gereken ama Mayıs ayı içinde ülke genelinde yaşanan karmaşa üzerine iptal edilen Türkiye – İskoçya milli maçının derhal organize edilerek acilen oynanmasını ister. İşler o kadar hızlı yürütülür ki, darbeden sadece 11 gün sonra 8 Haziran 1960’da maç Ankara’da oynanır. Kadroda 3 BJK’lı, 3 GS’liye karşın 4 Fenerli vardır. Maçı Avusturyalı hakem E. Steiner yönetir.
Askeri mızıka okulu öğrencileri takımı ateşlemek için “Dağ başını duman almış” marşını çalar. Cemal Gürsel maçtan sonra iki kaptanı da şeref tribününe çağırarak birer madalya takdim eder ve “Her iki takımı da kutluyorum” der. E, kutlanmayacak gibi değildir. Tribündeki seyirci on gün önce darbe olduğunu çoktan unutmuştur. (Meraklısı için not düşelim, maçı Türkiye 4–2 kazandı.)
Gündemin kısa sürede değişmesine ihtilal yönetimi de şaşırır. O tarihten sonra gündemde Menderes’in akıbetinden daha çok, maçta atılan goller konuşulur.
Zaten gayri meşru bir iş yaptığının farkında olan ve Menderes’i seven halkın olası tepkisinden çekinen ihtilalciler işin kolayını bulmanın keyfini yaşarlar. Futbolun halk üzerindeki büyüleyici etkisi onları daha da cesaretlendirir. Alelacele bir futbol turnuvası düzenlenmesine karar verilir.
Cuntaya alet oldular…
Daha darbenin üzerinden 1 ay bile geçmeden Haziran ayı sonunda sadece İstanbul takımlarının katıldığı “Cemal Gürsel Kupası” ismiyle turnuva organize edilir. Hâlbuki lig yeni bitmiştir. Tahmin edeceğiniz gibi, cunta yönetiminin baskısı, ricası ne derseniz deyin, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi güzide kulüplerimiz de gündemi değiştirmeye yönelik bu çirkin maksada alet olurlar ve turnuvaya katılırlar.
Eleme yöntemine göre oynanan turnuvada Fenerbahçe inanılmaz maçlar çıkarır. Vefa’yı 4–0, İstanbulspor’u 8–2 yenerek yarı finale yükselir. Bu defa rakip sezonun Lig Şampiyonu Beşiktaş’tır. Mithatpaşa Stadyumu’nu (şimdiki İnönü) dolduran taraftarların “yedi” “yedi” bağırışları arasında F.Bahçe yılın şampiyonuna tam altı gol birden atar ve 6–2 kazanır.
Final, 3 Temmuz 1960 Pazar günü Mithatpaşa Stadında Fenerbahçe ile G. Saray arasında oynanır. Maçı Fenerbahçe 1 – 0 alır. Deniz tarafındaki kaleye golü Lefter atar. Maçı tribünde izleyenler arasında Cemal Gürsel de vardır. Tribünleri dolduranların oy verdiği Başbakan Menderes cezaevinde sürünürken, böyle bir turnuvayı organize ettiği için stadyumda Cemal Gürsel alkış yağmuruna tutulur. Demokrat Partililerin akıbeti kamuoyunun gündeminden büyük ölçüde çıkar.
Futbol başka işe de yarıyor…
Halka darbeyi unutturan ve yeni yönetimi futbol organizasyonlarıyla sevimli gösterme çabasına giren 27 Mayıs cunta ekibi halkı sindirecek ve gayri meşru düzenine boyun eğmesini sağlayacak uygulamalara imza atma arayışına girer. Akla ilk gelen yine futbol olur.
Kuşkusuz o tarihlerde futbolcu Metin Oktay mitolojik bir kahraman gibi ülke gündeminin baş aktörü durumundadır. O tarihte askerlik yapan futbolcular kendilerine verilen özel izinlerle gerektiğinde maçlara da çıkabilmektedir. Her hafta dünyanın gözü önünde maçlara çıkan ve ligin en popüler futbolcusu olan Metin Oktay, maç izinleri karnesine işlenmediği ve 8 gün eksik askerlik yaptığı iddiasıyla arandığı anlaşılır.
14 Eylül 1960 tarihli Milliyet gazetesi; “Polis ve savcının aradığı adam 40 bin kişi tarafından alkışlanıyor, golleri atıyor ama bir türlü yakalanamıyor. Oysa asker kaçağı Metin Oktay bugün sahaya çıkıyor” manşetiyle çıkar. Asker kaynaklı bu tür servis haberlerle o tarihlerde de genelde Milliyet ilgilenmektedir.
Haberin çıktığı günün ertesinde, yani 15 Eylül 1960’da Metin Oktay tutuklanır ve 27 Mayıs ihtilâli sonrasının ilk meşhur kişisi olarak Toptaşı Cezaevi’ne konur. 45 gün yatar. Çıktıktan sonra da, 8 günlük askerlik borcunu ödemek üzere İzmir’e gönderilir.
Yazıya son vermeden önce 7 noktanın altını muhakkak çizmek lazım;
1. Kamuoyunu kontrol eden ülkeyi kontrol eder.
2. Dün ne olduğunu bilmemek bugün olanları anlamımızı zorlaştırmakta ve bundan da birileri yararlanmaktadır.
3. Günümüzde hangi olayların neleri unutmamız için gündeme getirildiğini de hatırdan çıkarmayınız.
4. Futbol asla sadece futbol değildir.
5. Topun iki direk arasından geçişini bu kadar önemsediğimiz sürece başımıza ne çuvallar geçirildiğinin farkına herhalde yeterince varamayacağız.
6. Seçmenlere sınırsız itimat edilmemelidir. (Seçmen sadece üç beş gol izleme uğruna stadyumları doldurmakla ve Menderes’i unutmakla kalmadı, kim ne verirse benden beş katı diyen -ve devleti batırma ve geleceğini karartma pahasına yandaşlarına saçıp savuran- siyasetçiyi 7 kez başbakan, ardından da cumhurbaşkanı yaptı.)
7. Allah’ın adaletinden kaçış yok. Anlaşılan o ki biz bunlara müstahakız.
OSMAN ÖZSOY- HABER7