Çiçek; “Mesele bize göre hukuken aydınlanmıştır. Bundan sonra ilgili infaz mercileri Yargıtay’ın kararındaki benimseme doğrultusunda bu işin gereğini yapacaklardır. Ağca olayını tarih yönünden tartışmaktan ziyade bu olay vesiyesiyle hepimizin çıkarması gereken dersler var. Bunlar üzerine yoğunlaşmak daha doğrudur” dedi. Çiçek, hakkında iddilar bulunan Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat’la ilgili soruşturmanın tamamlandığını ve dosyanın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na gönderildiğini söyledi.
Bakan Cemil Çiçek, Adli İşbirliği Protokolü imzalamak üzere Fas’a gerçekleştireceği ziyaret öncesinde Atatürk Havalimanı’nda; Ağca’nın tahliyesinin iptali, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat hakkındaki iddialar ve Belçika’da tutuklu bulunan Fehriye Erdal’ın Türkiye’ye iadesi konularında değerlendirme yaptı. Çiçek, Türkiye’yi ziyaret eden Fas Adalet Bakanı’nın davetine icabet ederek Fas’a gittiğini söyledi.
Çiçek, Mehmet Ali Ağca’nın yeniden hapse girmesi ile ne kadar süre daha yatacağı tartışmalarının başladığının hatırlatılması üzerine, “Biz bu konuya hiç girmeyiz. Ortadaki yanlışlığın hukuk yolundan giderek düzeltilmesi bizim görevimiz. Bu ise ciddi bir araştırmayı ciddi bir incelemeyi gerektiriyor. Biz böylesine karmaşık bir dosyada bu incelemeleri yaptık. Verilmiş olan kararların ne yönden hatalı olduğunu dilekçemizde açıkça orta yere koyduk. Yargıtay’ın vermiş olduğu karar da bizim başvurumuz doğrultusundadır. Mesele bize göre hukuken aydınlanmıştır. Bundan sonra ilgili infaz mercileri Yargıtay’ın kararındaki benimseme doğrultusunda bu işin gereğini yapacaklardır. Şimdi tarih konusunda spekülasyon yapmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu olayı tarih yönenden tartışmaktan ziyade bu olay vesilesiyle hepimizin çıkarması gereken dersler var. Bunlar üzerine yoğunlaşmak daha doğrudur diye düşünüyorum.” dedi.
Ağca olayının 1980 öncesi Türkiye’sinde yaşanan şartları yeniden hatırlattığına işaret eden Çiçek, o şartların Türkiye’de tekrar yaşanmaması için herkesin gayret göstermesi gerektiğini söyledi. Çiçek, “O zaman farklı çatışmalar vardı, şimdi ülkenin belli bir bölgesinde etnik sebeplerden dolayı bir terör olayı var. O zaman da kan dökülüyordu şimdi de kan dökülüyor. Bu yoldan kimsenin bir yere varması mümkün değil. Bu ülkede herkese yetecek imkan ve fırsat var. Bir birimizi boğazlamak, birbirimizin gırtlağına sarılmak yerine enerjimizi, gücümüzü devletimizi, yargımızı daha iyi işletmek, demokrasimizi daha güçlü kılmak, ekonomimizi daha ileri noktalara götürmek konusunda çaba ve gayretin içerisinde olmalıyız. Çünkü bu türlü eylemler hiçbir zaman Türkiye’nin yarına olmadı, hep başkalarının faydasına oldu. Bugün Güneydoğu’da dökülen kanın da Türkiye’ye bir faydası yok. Bu fiilleri işleyenler kesinlikle belli olmuştur ki, başkalarının oyuncağı, maşalarıdır. Artık bu ülkenin insanları kendi sorunlarını kendisi çözebilmeli, bunun gayreti içerisinde olmalı ve başkalarına taşeronluk yapmamalıdır.” diye konuştu.
“Eksiği, yanlışı olmasına rağmen Türkiye’de yargı var”
Bakan Çiçek, eksiği, yanlışı olmasına rağmen Türkiye’de işleyen bir yargı olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: “Ama ortaya çıkacak bir yanlış sözkonusu olduğunda da bunu gidermenin yolu yine hukuk içerisinde kalıp hukuk yollarını deneyerek götürmektir. Ağca olayı bunu da ortaya koymuştur. Türkiye’nin açık bir toplumdur. ‘Ben ne yarapsam benim yaptığım doğrudur’ anlayışı içerisinde değil, kim neyi yapıyorsa daha titiz bir inceleme, araştırma yapmalı. Bütün o konuyla ilgil bilgi ve belgeleri daha titizlikle incelemeli, bundan sonra belli bir sonuca varmalıyız. Bu da Ağca olayı ile bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu, hem yargı mensuplarımız, hem de her mesleğin mensupları için geçerli. Sizler de mikrofonları uzattınız, siz de bir görev yapıyorsunuz. Haber çıkarma gayreti içerisinde konunun bir yönüne bakıp, öbür yönünü toplumdan gizleyip, esirgeyerek haber yetiştirme gayreti içerisinde eksik bilgilerle haber yazarsak o zaman da vatandaş yanlış bilgi sahibi oluyor. Onun da başka türlü zararları var. Hep beraber olaylardan gerekli dersi çıkarmamız lazım.”
Çiçek, Hapse yeniden giren Ağca’nın ilerideki tahliyesinde de bugünkü sıkıntının yaşanıp yaşanmayacağının sorulması üzerine, “Yaşanmasın diye herkesin gayret etmesi lazım. Tabiatıyla infaz makamlarının bundan sonraki infaz hesaplamaları, uygulayacakları yasa hükümleri dahil biraz daha titizlikle davranmaları gerekir.” dedi.
Yargıyı değerlendirme konusu yaparken Türkiye’de çıkarılan çok sayıda affa da dikkat çekmek gerektiğini vurgulayan Çiçek, afların hukuku alt üst ettiğini belirtti.
“Aflarla caydırıcılık ve yargıda istikrar kalmamıştır”
Çiçek, “Cezaların caydırıcılığı, yargıda istikrar kalmamış, yasal uygulayıcıları açısından da pek çok zorluklar beraberinde gelmiştir. Halen Yargıtay’ın kararına rağmen şu hesap mı bu hesap mı diye soruyorsanız. Bunun temelinde bu kişinin suç işlediği günden bugüne infaz hukukunda yapılan af nitelikli pek çok düzenlemedir. Onun için Türkiye’nin gündeminden artık bu afları kaldırmamız lazım. Buna herkes ‘evet’ diyor da yine de bana soru sorarken ‘dağdakini indirmek için af var mı yok mu?’ diye de toplum beklenti içerisine sokuluyor. Bu noktada herkesin aynı kararlılıkta olması lazım. Ceza hukuku açısından afların doğru olduğu kanaatinde değilim. Aflar Türkiye’ye fayda getirmedi, söylediğim mahsurları orta yere çıkardı. Yasaları uygulayanlar da aynı alanla ilgili birden fazla yasa varsa ‘o mu uygulanacak bu mu uygulanacak, öteki mi uygulanacak’ bu durumda görüş farklılıkları pek ala olabilmektedir. Bunda da bir kasıt aramaya gerek yoktur.” şeklinde konuştu.
Cemil Çiçek, eleştiriye sonuna kadar var olduklarını ancak hakkı da teslim etme konusunda kimsenin cimri davranmaması gerektiğini hakırlatarak, güvenlik güçleri ve yargı mensuplarının bayram olmasına rağmen Ağca dosyasına ilişkin büyük gayretle çalıştıklarını ifade etti. “Ağca dosyası tahliye edilmeden incelenemez miydi?” diye soran gazetecilere Çiçek, “Bunu diyenler Usul Hukuku’nu iyi okuması lazım. Bu tümüyle bir yargı işlemidir. Yargı kararları hiçbir zaman bir siyasi otoritenin bir bürokratik makamın onayına tabi değildir. Önceden ‘ben şöyle mi, böyle mi yapacağım, böyle mi yapmalıyım, böyle yaparsam ne diyorsunuz veya bunu onaylayıp onaylamaz mısınız?’ böyle sorular sorulamaz. Bu yargı işlemidir. Eğer o yargı kararını beğenmiyorsanız bunun itiraz yolları, kanun yolları var. Biz de o yollardan giderek zaten bunu söylemeye çalıştık.” dedi.
“Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Canpolat hakkındaki incelemeyi tamamladık”
Adalet bakanı Cemil Çiçek, ‘Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat’ın üç mahkeme kararına rağmen resen serbest bıraktığı Karaköy’deki silahlı çatışmanın sanıklarından Turan Çevik, oğlu Ahmet Hilmi Çevik ve damadı Erkan Yıldız’la yakın dost olduğu’ yönünde çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “Biz haber üzerine gerekli incelemeyi, soruşturmayı başlattık. O soruşturma neticelendi. Muhtemelen Pazartesi günü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na dosyayı gönderdik. Yüksek Kurul önümüzdeki hafta içerisinde inanıyorum ki karar verecektir. Başsavcı 3 Şubat günü itibarıyla da emekli olacaktır. Bu olay vesilesiyle birşey daha ifade etmek isterim. Bazı mesleklerde etik kurallar düzenleyici yasalardan daha önemlidir. Bazı meslekleri icra edenlerin özgürlüğü sade vatandaşlar gibi değildir. Her yere gidemez, herkesle düşüp kalkamaz. Eğer öyle yapacaksa o mesleği icra edemez. Ettiği takdirde de sıkıntılar olur. Bugün 9 bin 500’e yakın hakim ve savcı Türkiye’nin en ücra köşesinde büyük bir vatanseverlikle ve iş yükü altında görev yapıyor. Birkaç kişinin böyle davranışlarına bakarak bir genellemeye gitmek yanlıştır.”
“Savcı’nın 3 Şubatta emekli olmasını mı bekliyorsunuz?” diye soran gazeteciye Çiçek, “Hayır biz onu beklemiyoruz. Ben sadece bilgi vermek istedim. Bugüne kadar soruşturmalarda bakanlık olarak eğer bir haklılık payı varsa ortaya atılan iddilarda bunun gereğini anında yapmışızdır.” cevabını verdi.
Fehriye Erdal’ın iadesi için Sabancı Ailesi’yle işbirliğindeyiz”
Bakan çiçek, Belçika Adalet Bakanının, “Suç işleyip mahkum olan yabancıların ülkelerine gönderileceği” şeklindeki açıklaması ile Fehriye Erdal’ın Türkiye’ye iadesindeki gelişmelere ilişkin bir soruya, “Bu tür beyanlar ne kadar doğrudur tabii onu bilemem. O türlü beyanlar bazen eksik, bazen de yanlış olabiliyor veya farklı bağlamda da söyleniyor olabilir. Ama Fehriye Erdal üzerinde hem bakanlık hem de merhum Sabancı Ailesi olarak işbirliği ve diyalog içerisinde çalışmaları yapıyoruz. Hangi yoldan gidersek ne netice elde edilecek o yolları birlikte karar vererek götürmeye çalışıyoruz. Eğer böyle bir imkan çıkıyorsa ona da bakarız” yanıtını verdi.
“Teşekkür benim değil, yargı mensupları ve güvenlik güçlerinindir”
Çiçek, Ağca’nın tekrar cezaevine konsanıdan sonra İpekçi Ailesi’nden tekeşşür alıp almadığı sorusunu da, “Ben görevimi yaptım. Kimseden bir teşekkür beklemiyorum. Teşekkür edilecekse Adalet Bakanı olarak bana değil, ‘Kendim için birşey istiyorsam namerdim’ ama bayram tatilinde gece gündüz çalışan yargı mensupları ve güvenlik güçlerimiz var. Teşekkür onlaradır. Ben sadece yasalardan doğan yetkimi kullandım. Kimseden böyle bir teşekkür beklentisi içerisinde değilim.” şeklinde cevapladı.