Siyasetin İsmet abisi olarak ünlenen ve 2002de aktif siyaseti bırakan eski Meclis Başkanı İsmet Sezgin, gündemdeki konuları değerlendirdi. AK Partinin yakın bir zaman içinde alternatifinin görünmediğini belirten Sezgin, merkez sağda DYP ve Anavatanın birleşmesi gerektiğini savunuyor. Eski Meclis Başkanı, muhalefetin erken seçim taleplerine rağmen seçimlerin zamanında yapılacağına inanıyor. 2007deki seçimlerde iktidar partisi ve CHPnin yanı sıra DYP ile MHPnin de barajı geçeceğini düşünen Sezgine göre Anavatanın Meclise girme şansı yok. Sezgin, DYP ile Anavatanın oy kaybetmesi ve bugünkü duruma düşmesini ise Tansu Çiller ve Mesut Yılmazın zamanında istifa etmemesine bağlıyor. Sezgin, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ise farklı düşünüyor. Ona göre, yeni cumhurbaşkanını halk seçmeli. CHPnin muhalefet yerine parti içi meselelerle uğraştığını dile getiriyor: CHPdeki hizipçilik hastalığa dönüşmüş.
Türkiyedeki 3 askerî darbeye de tanık olan İsmet Sezgin, aktif siyaseti bıraksa da Meclise yakın olan Göreme Sokaktaki ofisinde siyaseti yakından takip ediyor. Merkez sağda siyaset yapan politikacılarla sık sık görüşüyor. Bir Uzun Soluktu Yaşam adını taşıyan şiir kitabını çıkardıktan sonra şimdi anılarını yazıyor. Kitabın adı ise Bir Defa Daha İsmet Abi. Sezgin her zaman siyasetin yıldız isimlerinden biri oldu. 1928 Aydın doğumlu olan Sezgin, Demokrat Parti döneminde 27 yaşında seçildiği Aydın belediye başkanlığından sonra Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi dönemlerinde de her zaman politik sahnenin önemli aktörlerinden oldu. Başbakan yardımcılığı ve TBMM başkanlığı görevlerine kadar yükselen Sezgin, 2002de aktif siyaseti bıraktı. Sezgin, önümüzdeki genel seçimlerden 4 partili bir Meclis çıkacağını savunuyor. AK Parti ve CHPnin yanı sıra DYP ve MHPnin de barajı geçeceğini düşünüyor. Anavatana hiç şans vermeyen Sezgin, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: Mumcu çok iyi bir grup kurdu. Ama 4-5 kişi ile değirmen dönmüyor. Biz de zamanında grup kurduk; ama çabuk dağıldık. Bugünkü Anavatan geçmişteki ANAP değil. Mumcu, kafasında oluşturduğu bir sistemle partiye heyecan vermeye çalışıyor. Sezgin, muhalefetin erken seçim talebinin nedenini ise şöyle açıklıyor: Bunun temelinde bir an önce Mecliste temsil edilmeleri ve onun ötesinde de bu Meclise yeni cumhurbaşkanı seçtirilmemesi fikri yatıyor.
Sezgin, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda da farklı bir öneri getiriyor. Devlet başkanının iktidar partisi ile aynı frekansta olmaması gerektiğini belirten eski Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden yanayım. Böylece cumhurbaşkanı kendisini seçen partinin etkisinde olmaz. Türkiyede bu konuda yalnız olmadığımı düşünüyorum. Türkiye er geç bu sisteme geçecektir. diyor. Sezginin cumhurbaşkanı seçimi konusunda alternatif bir görüşü daha var. Mecliste temsil edilen bütün partilerin konsensüsü ile yeni cumhurbaşkanının seçilmesini öneriyor.
AK Parti hükümetinin AB konusunda ciddi uğraş verdiğini belirten Sezgin, bu gayreti olumlu bulduğunu ifade ediyor. AK Partiyi şanslı bir iktidar olarak gören Sezgin, daha önceki hükümetin ekonomi programının uygulandığını kaydediyor. Ekonominin makro düzeyde iyiye gittiğini ifade eden Sezgin, ancak bunun vatandaşa yansımadığını düşünüyor. Sezgin, hükümetin yakın zaman için alternatifinin görünmediğini kaydediyor. Bu durumun AK Partiyi nasıl olsa iktidarım, istediğimi yaparım noktasına getirmemesi gerektiğini vurguluyor.
CHPdeki geleneksel hizipçilik hastalığa dönüştü
Sezgine göre önceki koalisyon hükümetinin erken seçim kararı bir intihardı. Seçimde hem muhalefetin hem de iktidarın kaybettiğini ifade eden eski bakan, merkez sağ partilerin Meclis dışı kalmasını ise halktan kopuk olmalarına ve değişime direnmelerine bağlıyor. DYP ve Anavatanın büyük oy kaybına rağmen Çiller ve Yılmazın istifa etmemelerini hata olarak değerlendiren Sezgin, Partilerden istifa etselerdi bugünkü hal meydana gelmezdi. Batılı liderler, seçimlerde yüzde 1 oy kaybetse de başarılı olmadıklarını düşünerek siyaseti bırakıyor. değerlendirmesini yapıyor. CHPnin muhalefet yerine parti içi meselelerle uğraştığını belirten Sezgin, CHPnin geleneksel hizipçiliği bir hastalığa dönüşmüş gibi görünüyor. diyor. Bugüne kadar sosyal demokratların iktidar olmamaların nedeninin ise halktan değil, kendilerinden kaynaklandığını ifade ediyor. Sosyal demokratların ezbercilik, slogancılık ve geçmişe çakılı kalmaktan kurtulamadıklarını söylüyor.
DYP ve Anavatan birleşsin
Merkez sağın temsilcisinin DYP olduğunu savunan Sezgin, bunu şöyle açıklıyor: Her ne kadar Tansu Çiller dönemi partide büyük tahribata yol açmış, küslük ve kırgınlıklara sebep olmuş ise de buna rağmen Menderesle başlayan Demokrat Parti geleneğini DYP temsil ediyor. Adalet Partisi ismi altında birleşmeyi düşünen DYP eski Genel Başkan yardımcılarından Saffet Kaya ve 25 arkadaşından oluşan muhalif gruba önem vermediğini belirten Sezgin, bu kişilerin sadece Genel İdare Kuruluna giremedikleri için muhalefet yaptığını belirtiyor. Sezgin, DYP ve Anavatanın birleşmesi gerektiğini kaydediyor. Bu konudaki görüşünü şöyle dile getiriyor: Birleşirlerse çok iyi olur. Karşılıklı hoşgörü ve özveri göstermeliler. Kendilerinin, genel başkanlıklarının değil ulusun daha iyi bir demokratik düzen içinde yaşamaları için bunu yapmalılar. Bunların geçmişleri bir. En azından seçimde birlikte hareket edilebilir. Ama liderlik tartışması oluyor, bu da partileri çıkmaza sokuyor. 3 Kasım seçimlerinde bu görüldü.
MHPnin geçmişten ders alması ve parti içi birtakım güçlerden arınması durumunda barajı geçeceğini belirten Sezgin, kamuoyu anketlerinin inandırıcı olmadığını ifade ediyor.