Almanya’da 2004 yılı sonlarına doğru ‘Der Spiegel’ dergisinin gündeme taşımasından sonra sıkça konuşulan ve bugünlerde gündemden düşmeyen zorla evlilik konusunda yeterli ve güvenilir bilgi eksik. Özellikle Türklerin evlilik uygulamalarının yargılanmaya çalışıldığı zoraki evlilik konusunda politikacıların ve medyanın gösterdiği ilgi ile konu hakkında sahip olunan güvenilir bilgi arasında uçurum var.
Gerek yıl başında Baden-Württemberg eyaletinin vicdan testindeki 30 sorusu içinde, gerekse önceki hafta açıklanan Hessen eyaletinin bilgi ve değerler testindeki 100 soru içinde Alman vatandaşı olmak isteyenlerin zoraki evliliğe bakışlarına ilişkin sorulara da yer veriliyor. Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble de önceki haftaki ‘Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung’ gazetesine verdiği demecinde zoraki evlilikleri acınacak bir çarpık durum olarak nitelendirdi.
—150 kişiden 12 zoraki evlilik çıkmış—
Ancak konuyla ilgili olarak eldeki bilgiler ise yetersiz. Hessen eyaletinin Alman vatandaşı olmak isteyenlere yönelik hazırladığı bilgi ve değerler testinin tanıtımında Almanya’da zoraki evliliklerin arttığını söyleyen Eyalet İçişleri Bakanı Volker Bouffier, bu bilginin neye dayandığı sorusu üzerine uzman olarak Necla Kelek’e atıfta bulundu. Necla Kelek konuyla ilgili ‘Yabancı Gelin’ (Die fremde Braut) isimli kitabında görücü usulü evlilikleri de zoraki evlilik olarak değerlendiriyor ve Türklerin yarıdan fazlasının zoraki evlilik sonucu evlendiğini iddia ediyor. Federal İçişleri Bakanlığı ise zoraki evliliklerin tekil olaylar olmadığını bildirdi. Cihan’ın sorusu üzerine bakanlıktan yapılan açıklamada konuyla ilgili iki kaynaktan edinilen bilgilere atıfta bulunularak, “Bu konuda Berlin Senatosu 50’nin üzerinde gençlik ve danışma dairesinden bilgi edinmiştir. Buna göre sadece Berlin’de 2002 yılında 220 kadar zoraki evlilik olay tespit edilmiştir” dendi.
Bakanlığın cevabında ayrıca Stuttgart’ta ROSA isimli kadın sığınma evinin verdiği bilgilere atıfta bulunularak, “Stuttgart’ta bir ikamet projesi de her ay kendilerine ortalama 10 genç kız ve kadının zoraki evlilik nedeniyle sığındığını bildirmektedir” dendi. ROSA’dan Cihan’ın sorularını yanıtsız bıraktı. Ayrıca zoraki evliliklerin sayısının ise bu rakamların çok üstünde olduğuna işaret edilen bakanlığın cevabında uzmanların zoraki evliliklerin sayısının arttığı konusunda görüş birliği içinde olduğu ve gerçek rakamın ise çok daha yüksek olduğu belirtildi. Gerçek rakamın bilinememesinin sebeplerinden biri olarak görücü usulü evlilikler ile zoraki evliliklerin çoğu zaman birbirinden ayırt edilmesinin zor olması ve çoğu zoraki evlilik mağdurunun da bu durumu bildirmemesi ve hakkını aramamasına bağlı olduğu belirtildi.
Merkezi Tübingen’de bulunan ‘Terres des Femmes’ isimli kadın haklarını koruma kuruluşu ise zoraki evlilik konusunda Berlin Senatosu’nun 2002 yılında yaptırdığı araştırmaya ilaveten Federal Aile Bakanlığı’nın yaptırdığı bir araştırmaya atıfta bulunuyor. Buna göre Federal Aile Bakanlığı’nın 2004 yılının yaz aylarında 250 Türk kadını arasında yaptırdığı araştırmada zoraki evlilik konusu da aydınlatılmaya çalışıldı. 150 Türk kadını konuyla ilgili sorulara cevap verdi. Bunlardan yarısı, yani 70 kadarı görücü usulü evlendiğini, bunlardan da yüzde 75’i (49 kişi) akrabaları tarafından seçilen eş ile evlenmeyi kabul ettiğini söylerken kadınların yüzde 25 kadarı (17 kişi) kendinin müstakbel eşi konusundaki görüşünün sorulmadığını açıkladı. Bu kadınlardan yüzde 17’si ise kendilerinin evliliğe zorlandığını hissettiğini söyledi. Bunların sayısı da 12. Bu konuda Berlin Senatosu’nun 2002 yılında yaptırdığı araştırma ile Federal Aile Bakanlığı’nın 2004 yılında yaptırdığı bu araştırma dışında herhangi bir araştırmanın varlığı bilinmiyor.
—İlk tedbir aile birleşimi yaşının yükseltilmesi—
Federal İçişleri Bakanlığı hükümetin bu konuda ne gibi tedbirleri almayı düşündüğü yönündeki soruya ise şöyle cevap verdi: “CDU/CSU ile SPD arasındaki 11 Kasım 2005 tarihli koalisyon anlaşması zoraki evlilikleri önleme ve bununla mücadelede gerekli yol ve yöntemleri incelemeyi öngörmektedir. Zoraki evliliklerin ceza yasasına da cezaya tabi bir suç olarak alınması öngörülmektedir. Federal hükümet şu anda bu hedefe hangi yolla nasıl ulaşılabileceğini ve bu konuda halktaki hassasiyeti nasıl artırabileceğini incelemektedir. Bunun dışında hükümet şu an ikamet yasasında aile birleşimi konusunda her iki taraf için de asgari yaş sınırını 21’e çıkarmayı ve Almanya’ya giriş öncesinde temel Almanca bilgisi şartını getirmek için incelemeler yaptırmaktadır. Federal hükümet içinde bu konudaki irade oluşumu henüz tamamlanmamıştır.”
Bakanlığın cevabında ayrıca Almanya’daki en büyük göçmen grubunu oluşturması nedeniyle zoraki evliliklerin en çok Türkler ve Kürtlerde görüldüğü, ancak Arnavut, Pakistan, Hindistan ve Fas kökenli insanlarda da görüldüğü belirtiyor. Ancak bunun değişik ülke ve kültürlerde görüldüğü de belirtilerek Güney İtalya ve Yunanistan’da da Hıristiyanlar arasında bu vakaların görüldüğü belirtiliyor. Zoraki evlilikleri ortaya çıkaran veya teşvik eden faktörler konusunda ise bakanlık zoraki evliliklerin geleneksel aile ve kadın erkek rolleri anlayışının bir sonucu olduğunu belirterek şöyle görüş belirtiyor: “Zoraki evliliklerin kurbanlarının çoğu zaman kendi başlarına sosyal bir hayat yaşamaları engellenmeye çalışılmaktadır. Zoraki evlilikleri teşvik edici ikinci bir faktör Almanya’da oturum almaya yönelik olabilir. Zoraki evlilikler çoğu zaman da Batılı toplumlarda yetişen ve geleneklere uymak istemeyen çocukları disipline etme girişimidir. Dolayısıyla zoraki evlilikleri teşvik eden faktörlerin arasında yetersiz eğitim, gençleri küçük yaşlarda evlendirme geleneği ve zoraki evlilikler sayesinde istenen kişilere oturma izni alma düşüncesi yatmaktadır.”