Atama yaparken insanların eşlerinin başlarının açık veya örtülü olmasına bakmadıklarının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: Ya bir insan buna göre bir yere atanır mı? Böyle saçmalık mı olur? Yani biz meziyet, liyakat sahibi insanı eşi başı örtülü diye layık olduğu yere getirmeyecek miyiz? Onu birilerine mi soracağız? Bal gibi getiririz. Bunu yazan, bunu çizen gazetelerin ister haber olsun, ister köşe yazısı olsun hepsine sadece şunu söylüyorum: Nasıl ki bir zamanlar zenci-beyaz ayrımı yapanlar bugün lanetle anılıyorsa, onlar da tarih önünde lanetle anılacaklardır.
Partisinin Fatih ilçe kongresinde konuşan Erdoğan, Merkez Bankası başkanlığına yapılan atamayla ilgili eleştirilere cevap verdi: Merkez Bankası ile ilgili atılan adımda neler yazıyorlar, neler çiziyorlar. Ayıp. İnsanların eşlerinin başı açıkmış, örtükmüş… Buna göre insan bir yere atanır mı? Böyle saçmalık mı olur? Yani biz liyakat sahibi bir insanı eşinin başı örtülü diye layık olduğu yere getirmeyecek miyiz? Bunu yazan çizen gazetecilerin hepsine şunu söylüyorum; nasıl ki bir zamanlar zenci-beyaz ayrımı yapanlar bugün lanetle anılıyorsa, onlar da tarih önünde lanetle anılacak. Bu bir ayrımcılıktır. Eşinin başı açık olanın da benim gönlümde yeri özeldir, örtülü olanın da. Yeter ki ehliyeti olsun. Kalkıp neler söylüyorlar, yazıyorlar. Yok okul arkadaşı… Okul arkadaşı olursa, getiremeyecek miyim? Belediyede onun kadrosundaymış. Eğer öyle ise getiremeyecek miyim? Şimdiye kadar hangi iktidara bu soruları sordular? Aynı kesimlerin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı döneminde de benzer şekilde üzerine geldiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Yanılacaklar. Yine yanılacaklar, bak söylüyorum. Bunların bildiği marka isimleri de gördük. O isimler döneminde bu ülkenin imkanlarının nasıl sömürüldüğünü gördük. Bir şey yapabildiler mi? Yok. Onları konuştular mı? Yok. Bunlara imkan vereceksin. Eğer imkan verirsen iyisin. Ama yok vermezsen, hortumları kesersen o zaman kötüsün. İşte şunu bilmeleri lazım. Artık hortumların tesis edildiği bir hükümet iş başında değil.
Temel hak ve özgürlüklerin istismar edilmemesi gerektiğini vurgulayan Başbakan, bu konuda ülkenin düşünürleri, bilim adamları ve siyasetçilerine büyük görevler düştüğünü dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, CHP’nin hedefi haline gelen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a da sahip çıktı. Anamuhalefetin 6 ayda 3 gensoru verdiğini anlatan Erdoğan, asıl bu çamuru atanların battığını savundu. Erdoğan, muhalefetin erken seçim taleplerine de yine karşı çıktı: Bizim kitabımızda erken seçim diye bir şey yok. Her seçimin bir faturası var, millete bu faturayı ödetmek istemiyoruz. Milletimiz bizi bu demokratik sistem içinde 5 yıllığına iktidar yaptı. Bunu biz çıkarmadık. 1987’de çıkan bir kanun ve Anayasa’da teminat altına alınmış. Bugüne kadar uygulandı da şimdi bize gelince niçin rahatsız oldunuz? Bugüne kadar hiçbiri 5 yıl bu işi götürememiş, onlar götüremediyse, acze düştülerse bize ne. Biz götürüyoruz.
Gerçek bilim adamının yanında paspas olurum
Başbakan Erdoğan, yenilenen İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nün açılışını da yaptı. Burada konuşan Erdoğan, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlakın konuşması sırasında üniversitede sadece bilim ve eğitim yapmak istediklerini belirttiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: Bizim beklediğimiz de budur. Bir başbakan olarak açıkça söylüyorum; ben bu tür bir bilim anlayışının, bu tür hocalarımın yanında paspas olurum.