Türkiye ekonomisini ve bankacılık söktürünü değerlendiren Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, ekonominin krizden sonra 4 yıl içinde ciddi bir büyüme performansı gösterdiğini ve 2002’den bu yana birikimli büyüme oranının yüzde 22 olarak gerçekleştiğinin altını çizdi. Büyümeyi sürükleyen unsunların özel tüketim ve sermaya yatırımları olduğunu belirten Kurtul, ”Dileğimiz üretimin de bir büyüme lokomotifi olmasıdır” dedi.
Yaşanan olumlu gelişmelerin yanı sıra bazı yapısal problemlerin devam ettiğini de dile getiren Kurtul, dış ticaret ve cari işlemler açığına dikkat çekti. Kurtul, ”Türkiye 2005 yılında milli gelirin yüzde 6’sını aşan bir dış açık vermiştir. Ancak burada olumlu olarak söylenebilecek bir nokta, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının cari işlemler açığının finansmanındaki payının artmış olmasıdır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının finansmandaki payı 2005 yılı öncesinde yüzde 10’lar civarındayken, söz konusu oran 2005’te yüzde 38’e yükselmiştir. Bu yatırımların artması ve cari işlemler açığının doğrudan yabancı yatırımlar gibi borç yaratmayan kalemlerle finansmanı ekonomideki kırılganlıkları azaltmada önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.
Bankacılık sistemiyle ilgili değerlendirmede bulunan Genel Müdür Kurtul, yeniden yapılanmayla birlikte bankacalık sektörünün sağlamlaştığını ve sektörün AB standartlarına yaklaştığını kaydetti. Üç yıldır düşen enflasyon ve faiz oranlarının kredilerde hızlı bir artışa neden olduğunu da kaydeden Kurtul, 2004 ve 2005 yılları itibariyle sektör kredilerindeki büyüme oranının yüzde 45 ve 51 olarak gerçekleştiğini ifade etti. Geçmiş yıllarda düşük seviyede bulunan tüketici ve konut kredilerindeki artışın da dikkat çekici olduğunu anlatan Kurtul, konut kredilerinin 2004 yılındaki 2 milyar dolar seviyesinden şubat ayı sonu itibariyle 11 milyar dolar seviyesine yükseldiğine dikkat çekti.
AB süreci çerçevesinde bankacılık sektörünü değerlendiren ve Kopenhag ekonomik kriterlerinin AB’ye üye olacak ülkelerin, birlik içinde rekabet baskısı ile başa çıkabilmesi için işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olmasını gerektirdiğini söyleyen Kurtul, şöyle dedi: ”Bir ülkenin uluslarası rekabetle başa çıkabilmesi için de bankacılık sisteminin etkin çalışması çok önemli olmaktadır. Etkinlik ise, bankacılık sisteminin denetiminin iyi işlemesi ve bankalarda yeterli derecede sermaye tabanının yanı sıra yüksek oranda bir finansal aracılığı gerektirir. Türkiye’nin bankacılık sektörünün toplam aktifinin, mevduatının ve kredi hacminin milli gelir içindeki payları, AB ülkeleri hatta bazı göstergelerde AB’ye yeni üye olan Doğu Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu oranlarda önemli artışlar beklemekteyiz. 2006 – 2008 dönemi için yaptığımız projeksiyonlarda bankacılık sektörürü aktiflerinin yıllık ortalama yüzde 24, kredilerinin yüzde 38, mevduatlarının ise yüzde 25 oranlarında büyüyeceğini öngörmekteyiz. Kredilerin milli gelirdeki payının ise yüzde 31 seviyesinden 2008 yılı sonunda yüzde 51 seviyesine çıkacağını öngörmekteyiz. Bu oran AB – 15 ülkelerinde yüzde 100’lerin üzerindedir.”
Akbank’ın 2005 yılı sonuçlarını da değerlendiren Kurtul, Türkiye’nin en karlı bankası olmanın yanı sıra toplam kredilerde de Türkiye’nin en büyük bankası olduklarını söyledi. Akbank’ın toplam aktiflerinin 2005 yılı sonunda geçen yıla göre yüzde 50 artarak 52.4 milyar YTL’ye yükseldiğini ifade eden Kurtul, toplam kredi portföyünün ise yüzde 71 oranında arttığını kaydetti. Bankalarının toplam kredilerdeki pazar payının 12.7’den 2005 yılı sonu itibariyle yüzde 14.4’e, Türk lirası kredilerdeki pazar payının ise 12.2’den 13,6’ya yükseldiğini kaydetti. 2005 yılında bir önceki yıla göre yüzde 41 oranında bir artışla 1.438 milyon net kar elde ettiklerini dile getiren Kurtul, Türkiye’nin en karlı özel sektör bankası olmayı sürdürdüklerini de sözlerin ekledi.