Yıldırım, şunları söyledi:
“Ben bir kere bu Cumhuriyet Halk Partisi’nin kalesi lafına gıcık oluyorum. İzmir olsa olsa hizmetin kalesi olur. Hiçbir şehrimiz hiçbir partinin kalesi olamaz. Hizmet yaparsanız o şehir sizi bağrına basar, başına taç eder ama hizmet yapmazsanız onunda gereğini yapar.
Geçmiş tarihe baktığımız zaman İzmir’de yerel yönetimlerde sağ partiler daha fazla görev almış ve o dönemlerde İzmir’de kalıcı hizmetler yapılmış. İzmir’de bugün sokaklarda insanlardan bana iletilen sorunların yüzde 80-90’ı yerel yönetimlerin sorumluluğunda olan konular. Yollar, park alanları, yeşil alanlar, imarsız yapılanmalar, deniz taşımacılığının yetersizliği ile ilgili şikayetler var. O bakımdan ‘İzmir Cumhuriyet Halk Partisi’nin kalesidir’, ‘İzmir’i almaya gelmişler’ gibi söylemleri çok rahatsız edici buluyorum.
İzmir kurtuluş mücadelesini vereli aradan yıllar geçti. İzmir’in kurtuluşu Türkiye'nin bağımsızlığının adresi oldu, o günden beri de İzmir’de ne bir savaş var ne bir mücadele var. Olsa olsa hizmet mücadelesi vardır. Biz İzmir’e İzmirlilere hizmet diyoruz, hizmet kazansın, İzmir kazansın diyoruz. Bunun için bu seçimlerde aday olduk."
‘İZMİR’İN YÜZDE 60’I DEPREME DAYANIKSIZ’
Binali Yıldırım, Kütahya’nın Simav ilçesindeki 5.9 büyüklüğündeki depremi hissetmediğini ifade etti.
Yıldırım, şöyle konuştu:
“Deprem esnasında ben araçtaydım, depremi yaşamadım. Ama apartmana geldiğimde komşuların bayağı bir tedirgin olduğunu gördüm.
Bu bize bir işarettir. İzmir’de binaların yüzde 60’tan fazlası depreme dayanıksız. Artık siyasi hesapları küçük hesapları bir kenara bırakmak lazım. El ele verip bu imarsız yapılaşmaya mutlaka bir çözüm bulmamız gerekiyor.
İzmir bu sağlıksız yapılaşmalardan kurtulması lazım. Bu dönüşümde hak sahipleri haklarını kayıp etmeyecekler bunu açık yüreklilikle söylüyorum, kimse bunun üzerinden siyaset yapmasın.
Buralarda yaşayan insanlarla görüşülerek onların beklentilerine ve rızalarına uygun bir dönüşümü başardığımız zaman; depreme dayanıklı güvenli evleri, yeterince yeşil alanı, park alanları, otoparkları olan, alt yapısı gelişmiş bir İzmir’i başardığımız zaman, İzmir bir marka şehir halline gelmiş olur.”