‘Bosna’da iyiligi yeniden gördüm’

ISTANBUL - Bosna deyince akla, on iki yil önce kanli bir savasin yasandigi ülke mi geliyor? Ya da savastan sonra insanlarin hayatlarina ‘normal’ bir sekilde devam ettikleri bir Saraybosna mi düsleniyor?

Geçtigimiz hafta Amerikali fotograf sanatçisi Sara Terry’nin, Istanbul Fotograf ve Sinema Amatörleri Dernegi’nin (IFSAK) organizasyonuyla açtigi sergi, Bosna’da yasanilan hayati 50 karede özetliyor. Aci bir hatira olarak geride kalan günlere dair hiçbir görüntünün yer almadigi sergi; Bosnalilarin günlük hayatlarindan yola çikarak, savasin görünmeyen yüzünü anlatiyor. Detroit’te dogan, California’da büyüyen Sara Terry, 1977 yilinda hem gazetecilige hem de fotografçiliga baslamis. Uluslararasi birçok ödülün de sahibi olan sanatçi, ABD’nin en iyi 10 fotografçisi arasinda gösteriliyor.

Konularini uzun dönem üzerinde çalisabilecegi projelerden seçen Terry’nin ‘Sonrasinda Bosna’ sergisinin ilginç bir yani var: fotograflarda savas görüntülerinin yer almamasina karsin savasin hissedilebilmesi. Terry, bir gazeteci olarak, ‘gerçek haberin’ olaylarin bittigi noktadan basladigi düsüncesinde. Ona göre gazeteci ve fotografçilar baska görevlere dogru uzaklasmissa, önceki olayin oldugu yere dönmek haberci için isabetli bir tercih olabilir. Terry’nin kafasindaki Bosna projesi; yasanilan savasin, bütün bir hikâyenin aslinda sadece yarisi oldugunu kuvvetle hissetmeye basladigi günlerde dogmus. Bosnalilarin hayata yeniden baslamalari, kayiplar ve hüzünlerle basa çikmanin yani sira ümit ve coskuyu kesfetmeleri bu topraklara çekmis Terry’yi.

Bosnaklar Türkiye’yi seviyor, ama Sirplar öyle degil!

IFSAK’in girisimiyle Türkiye’de sergi açmasinin sebebini ise, Bosnalilarin Türkiye’yi referans göstermelerine bagliyor sanatçi. “Saraybosna ile Osmanli Imparatorlugu arasindaki tarihî bag düsünüldügünde, böyle bir serginin dogal olarak Türkiye’de olabilecegini düsündüm.” diyen Terry, Bosna’dan bakinca Türkiye’nin hem sevgi hem de nefretle göründügüne sahit olmus. “Bosnaklar, Osmanli Imparatorlugu zamaninda olusmus olan kurumlara ve Türkiye’ye saygi duyuyorlar; ama Bosnali Sirplar için durum biraz farkli. Onlar Türkiye’yi tarihî süreç içinde hayatlarinin zorlasmasinin sembolü olarak görüyorlar.” diyor sanatçi. 2000 yilinin Eylül ayinda Bosna projesine baslayan Terry, daha önce bilgi sahibi olmasina ragmen Bosna ve Bosnalilar hakkinda pek çok seyi, orada yasadigi günlerde ögrenmis. Savasin bütün kötülüklerine ragmen sonrasinda insanlarin hâlâ içlerinde iyilikler barindirdigini görünce, Terry’nin bu yöndeki olumlu düsünceleri de iyice kuvvetlenmis.

‘Sema yapan dervisleri fotograflamayi seviyorum’

Sara Terry, 2004 Kasim’inda Türkiye’ye gelerek Mevlevilik üzerine arastirmalar da yapmis. Semazenler ve dervisler üzerine birkaç fotografinin internet sitelerinde dolastigini hatirlattigimizda sanatçi; bu ilgisini “Her zaman dinlerdeki inanca ve bu inancin ifadesine ilgi duymusumdur. Mevlevi dervislerini de sema yaparken fotograflamayi seviyorum.” cümleleriyle anlatiyor. Bir fotografçi olarak dervislerin özveri ve bagliliklarinin, semanin güzellik ve anlaminin kendisinde çok derin duygusal yankilar olusturdugunu söyleyen sanatçi, bu durumu sosyal konulari kapsayan daha zor fotograflarla ilgili görevlerine bir cevapmis gibi görüyor. Terry, “Dervisleri çekerken fotografçi olarak içimde enerjimi yeniden olusturmami saglayan bir alan olusuyor ki, bunu ben ‘huzur’ diye adlandiriyorum.” diyor.

Önümüzdeki ay Seb-i Arus törenleri için Konya’ya gelecek sanatçi, projesini tamamlayinca Istanbul’da bir sergi daha açmayi çok istiyor. Bugünlerde ‘Sonrasinda Tsunami’ projesi için Açe’de olan Terry belki de birkaç ay sonra ‘Sonrasinda Sema’ çalismasiyla Istanbul’da olacak. Beyoglu Ziraat Bankasi Galerisi’ndeki sergi, 21 Kasim tarihine kadar görülebilir.