<p>
Darbenin lideri Cumhurbaşkanı Mursi’nin atadığı General El Sisi.<br />
Ortadoğu’nun en büyük siyasal İslam projesi Müslüman Kardeşler’in Mısır’daki iktidarı bir yıl sürdü. Çarşamba günü (3 Temmuz) Savunma Bakanı Abdulfettah el Sisi, bazı sivil liderlerle kameraların önüne geçerek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin görevden alındığını duyurdu. Karar, demokrasi kulvarına henüz adım atan Mısır’ın tepesine inen bir balyoz etkisi yaptı. On yıllarca rejimin her türlü sindirme, baskı, işkence, etkisizleştirme baskılarına maruz kalan Müslüman Kardeşler’in tüm tepe kadroları Mursi de dâhil bir gün içinde hapse atıldı. Ülkenin ilk demokratik lideri Mursi’nin yerine Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur getirildi. Anayasa, hükümet ve parlamento feshedildi.</p>
<p>
Şubat 2011’de Mübarek’in devrilmesi ile yeşeren tüm ümitler bir anda soldu. Karar toplumu bıçak gibi ikiye böldü. Bir yanda Tahrir merkezli muhalifler, diğer yanda Rabiatul Adeviye Camii’ni hareket alanı olarak ilan eden Müslüman Kardeşler. Bir tarafta karara çılgınlar gibi sevinerek sabaha kadar eğlenenler, diğer tarafta ‘demokrasi kapısı da mı bize kapalı’ endişesi taşıyanlar.</p>
<p>
Karar karşısında dünyanın sergilediği ikiyüzlü tavır da tarih sayfalarına not düşülecek nitelikte. İkiyüzlülüklerinin sembolü, ‘Üzgünüz, derhal demokratik haklar iade edilsin’ tarzı ifadeler arka arkaya uçuştu. Neredeyse hiçbir ülke darbe sözünü dahi telaffuz etmedi.</p>
<p>
Mısır’ın 2,5 yıl önce Arap Baharı olarak adlandırılan sürece dâhil olması Orta-doğu’da demokrasinin geleceği adına çok büyük bir ümit oluşturmuştu. Mısır domino etkisi yapacak, bölgedeki tüm diktatörlükler yerle bir olacaktı. İki yüzyıldır Batı esareti altında inleyen bölge kendi halkından idareciler tarafından yönetilecekti. Ortadoğu demokrasiyi hazmedemez, İslam demokrasi ile uyuşamaz öngörüsü zir-u zeber olacaktı.</p>
<p>
80 yıllık rüya kâbusları oldu</p>
<p>
Başta toplumsal bir hareket olarak ortaya çıkan, sonra siyasallaşan Müslüman Kardeşler hareketi toplumun hem tepeden hem tabandan değiştirilmesi gerektiği tezini savunuyordu. Toplumun hücrelerine ulaşmak için mikro düzeyde örgütlenilecek, okullarla, sağlık ve yardım kuruluşlarıyla her kesime ulaşılacak, aynı zamanda siyasi yollarla iktidara gelmeye çalışılacaktı.</p>
<p>
Devrim, Müslüman Kardeşler’e bu projeyi yürürlüğe koymak için büyük bir fırsat sunmuştu. Mübarek’in gitmesiyle birlikte bir anda ordu ile birlikte ülkenin en güçlü kurumu haline gelen Müslüman Kardeşler beklendiği gibi arkasındaki muazzam kitlelerle bir anda iktidarı kucağında buldu. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, önemli bakanlıklar, valilikler, kısacası tüm önemli makamların anahtarları ellerine verilmişti. Bu durum çok riskliydi; çünkü en küçük bir yanlışla anahtarlar bombaya dönüşecek ve ellerinde patlayacaktı. Büyük bir fırsattı, Müslüman Kardeşler on yıllarca hazırlık yaptığı projesini insanlığa sunacaktı.</p>
<p>
Mursi görevinin ilk günlerinde herkesi şaşkına çevirecek icraatlara imza attı. Bir yandan üst düzey generalleri görevden alırken, diğer yandan maaşlara zam yaparak halka mesaj verdi. Diplomaside de çok hızlı adımlar attı. Tahran’da hem İran ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitti hem de Sünni değerleriyle oynamaması mesajı verdi. Suriye konusunda Türkiye, İran ve Suudi Arabistan arasında dörtlü mekanizma oluşturdu.</p>
<p>
Mursi, buzdağının görünen yüzünde iyi işler yaparken, asıl savaş yüzeyin altında sürüyordu. Bürokrasi söz dinlemiyor, yargı Demokles’in kılıcı gibi tepelerinde duruyor, güçlü iş adamları perde arkasında Mursi’yi devirmek için planlar hazırlıyordu. Müslüman Kardeşler toplumda güçlüydü, ancak devlet olmak için yukarıda sayılan konumlarda çok zayıftı. Her ne kadar yargıda güçlü olsalar da üst düzey konumlarda etkin değillerdi. Ülke ekonomisine yön verecek çok güçlü iş adamları bulunmuyordu. Bürokrasinin önemli kademelerinde neredeyse yoktular.</p>
Demokrasi mumyalandı mı?
Çiçeği burnunda Mısır demokrasisi, balyoz yedi. Asker ve yargı bürokrasisi, seçilmiş yönetimi ve halkoyuyla kabul edilen anayasayı feshetti.