1135 YILINDA YAPTIRILAN CAMİ-İ KEBİR’İN HİKAYESİ
Kayseri’de, Danişmend hükümdarı Melik Mehmet Gazi’nin 1135 yılında yaptırdığı Ulu Cami, diğer adıyla Cami-i Kebir, yapılışı sırasında yaşanan ilginç bir olayla dikkat çekiyor. Bu olay, yaşlı bir kadın tarafından bağışlanan 7 tuğla ile ilgili. Kayseri Cami-i Kebir Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği Başkanı Ömer Faruk Çarşıbaşı, bu 7 tuğlanın camiyi farklı kılan unsurlardan biri olduğunu söylüyor. “Melik Muhammed Gazi, caminin inşaatında hiç kimseden yardım alınmayacak diye bir şart koşmuş. 1143 yılına kadar neredeyse tüm süreç bu koşulla ilerlemiş. Fakat bir gün, yaşlı bir teyze elinde 7 tuğla ile ustalara gelerek bunları kullanmalarını istemiş.”
TUĞLALARA GÖSTERİLEN REAKSİYON
Çarşıbaşı, bu durumda ustaların başlangıçta tuğlaları kullanmak istemediğini belirtiyor. “Halk arasında Mehmet Gazi olarak bilinen Muhammed Gazi’nin emirlerinden dolayı kimse bu 7 tuğlayı kullanmak istememiş. Ancak bir usta, teyzenin yalvarmalarına dayanamayarak bu tuğlaları inşaatta kullanmış.” O gece, Peygamber Efendimiz’in Melik Muhammed Gazi’yi rüyasında ziyaret ettiğini söyleyen Çarşıbaşı, “Sabah, Melik Gazi ustaları toplayarak ‘Burada ne oldu ki, rüyama Peygamber Efendimiz girdi?’ diye sormuş. Ustalar, bu tuğlaların kullanıldığını belirtince, Melik Gazi hemen teyzenin elini öpüp rızasını almış” diyor.
Çarşıbaşı, Cami-i Kebir’in yapımında hiçbir şüpheli paranın kullanılmamasının burayı özel kıldığını ifade ediyor. “Burası Peygamber Efendimizin şefaatleri ile Cenab-ı Hakk’ın nazarını celbetmiş bir mabet. Buraya gelenler, namazı bırakamıyor ve camiye alışanlar burayı terk edemiyor.” Melik Muhammed Gazi’nin yardım almayı istememesinin ardındaki sebebi araştırdığını söyleyen Çarşıbaşı, “Hiçbir şüpheli paranın buraya girmediğini ve yapımın tamamen kendi kaynaklarından karşılandığını öğrendiğim an, bu sorunun cevabını bulduğumu düşünüyorum” diyor.
CAMİ-İ KEBİR’İN TARİHİ DOKUSU
Kayseri’de, Kapalıçarşı’nın yanında yer alan Cami-i Kebir, Ulu Cami ismiyle de anılıyor. Melik Mehmet Gazi tarafından 1135 yılında inşa edilen caminin kuzeye açılan kapısının yanında bir onarım kitabesi bulunuyor. Bu eser, Melik Mehmet Gazi’nin yeğenlerinden Yağıbasanoğlu, Muzaffereddin Mahmud tarafından 1206 yılında onarıldı. Cami, 1716 yılında büyük bir deprem sonrası hasar gördü ve uzun bir süre harabe halde kaldı. 1723 yılında ise Kayserili Hacı Halil Efendi tarafından restore edildi. Ayrıca, yaşlı kadının bağışladığı 7 tuğlanın yeri, caminin duvarında 7 adet kırmızı çizgi ile işaretlenmiş durumda.