Bulaç, bugün Türkiyede onun misyonuna deginmeden sosyoloji yapilamayacagini kaydederken, Türkiyenin global sürece tek katkisi, ilhamini Fethullah Gülenden alan okullar ve egitim faaliyetleridir. dedi. Lousiana Southern Üniversitesinden Dr. Karen Fontenot, Gülenin temsil ettigi Türk sufizminin dünyanin her yerine adapte edilebilecek bir Islam türü oldugunu söyledi. Fontenot, Türklerin tarih boyunca Islamin evrensel bir din haline gelmesine yaptiklari diger katkilari da anlatti. Temple Üniversitesinde Gülen hareketi üzerine doktora yapan Heon Kim, tebliginde Gülenin çizgisini tarikatsiz sufizm seklinde tasvir etti.
Islam ve demokrasi temali oturumda ise Teksas Üniversitesinden Dr. Alp Aslandogan, Gülenin demokrasinin insanin manevi ihtiyaçlarini da tatmin edecek sekilde gelistirilmesi yönündeki fikirlerine temas etti. Central Oklahoma Üniversitesinden Dr. Jane Schlubach, Gazali ile Gülenin hosgörü konusundaki görüslerinin benzerligini ortaya koydu. Deakin Üniversitesinden Dr. Greg Barton, sosyal muhafazakarligi, derin maneviyati ve Gülenin karizmasi sebebiyle bir sivil toplum hareketi olarak nitelendirdigi bu hareketin bazilarinca yanlis sekilde Islamci ya da tarikat sinifina konuldugunu ifade ederken, benzeri ilerici Islami sosyal hareketlerin Endonezyada da bulundugunu kaydetti. Ingilteredeki Central England Üniversitesinden Dr. Ian Williamsa göre ise Gülen hareketi tarikat, baski grubu ya da hiyerarsi manasinda tanimlanabilecek bir organizasyon degil, bir sosyal hareketin izlerini tasiyor. Müzakereci Bekim Agai, Islam ve demokrasinin nasil bagdasabilecegini sorgularken, Gülen hareketinin seküler olan Orta Asyada basarili olurken, seküler olmayan Arap dünyasina girememis olmasina dikkat çekti.
Medya, diyalog ve cemaat konulu oturumda teblig sunan Chicago Loyola Üniversitesinden Dr. Marcia Hermansen, hareketteki cemaat anlayislarini mercek altina aldi: Izmirde Gülenin etrafinda kristalize olan küçük bir çevreden baslayan hareketin 1990larda temel odak noktasi özellikle egitim ve dinler ve kültürlerarasi diyalog alanlarinda insanliga hizmet olarak ortaya çikti. Bugün bu grup tarafindan açilan yüzlerce okul tüm dünyaya yayilmis durumda ve diyalog aktiviteleri büyük Amerikan sehirlerini de içine alacak sekilde genisliyor.
Gülen, sufizm anlayisini Kurandan aliyor
Gülenin sufizm anlayisinin temelinde Kuran ve sünnet vurgusu yattigini söyleyen Wisconsin Üniversitesinden Mustafa Gökçeke göre, Ortodoks Müslümanlarca elestirilen birçok konuya hosgörüyle yaklasan Gülenin sufi literatürüne en büyük katkisi aksiyona yaptigi vurgu. Ilahiyat doktoru Adnan Aslan ise, Fethullah Gülenin günümüz global dünyasinda ihtiyaç duyulan, modern sartlara uygun yeni bir teolojik dile zemin hazirladigini belirtti. Iki gün süren sempozyumun akademik degerlendirmesini ise Prof. Dale Eickelman yapti. Dinin modern toplumda oynayacak rolü kalmadigini savunanlarin yanlis düsündügüne isaret eden Eickelman, Aksine, din toplumda çok güçlü ve yapici bir rol oynamaktadir. Polonyadaki dayanisma hareketi, Latin Amerikadaki Hiristiyan hareketleri ve Gülen hareketi gibiler buna örnektir. seklinde konustu. Eickelman, Gülen hareketiyle ilgili üzerinde durulmasi gereken daha birçok arastirma konusu oldugunu kaydetti.
Sempozyumun kapanis yemeginde ise genç arastirmacilar arasinda yapilan yarismada basarili bulunan tebliglere para ödülü verildi. Dinlerarasi Diyalog Enstitüsü tarafindan düzenlenen yemekte konusan ev sahibi Rice Üniversitesi Boniuk Merkezinin yardimci direktörü Jill Carroll, organizasyonun basarisindan söz ederek Sizleri her zaman bekleriz. dedi. Türkiye ziyaretinde Gülen hareketiyle ilgili ögrendiklerinin sempozyumla pekistigini ifade eden Carroll, Gülen hareketi olmasa belki de hiç egitim alamayacak olan insanlar bugün hayatta bir yerlere gelmis durumda. Bu, küçük bir sey degil. Inanilmaz bir sey. dedi. Sempozyuma Türkiyeden gazeteci Avni Özgürel ile Fehmi Koru, Prof. Dr. Dogu Ergil, Ingiltereden Dr. Ihsan Yilmaz da gözlemci olarak katildi.