Yaklaşık bir saat on beş dakika süren toplantının ardından iki bakan basın açıklaması yaptı. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan; Türkiye’nin yabancı sermayede geniş bir yatırım imkanına sahip olduğunu belirterek, “Türkiye Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden biri olma yolunda ilerlediği için Avrupa ve Fransız firması için büyük imkanlar sunuyor” diye konuştu.
Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy ise konuşmasında Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri hayranlıkla izlediklerini söyledi. Geçen yıl Türkiye’nin Fransa’ya yaptığı ihracatın yüzde 8 arttığını kaydeden Blazy; “Fransa, Türkiye’nin mal satımında ve ülkeye yapılan yabancı yatırım sıralamasında 6. sırada yer alıyor” dedi. Türkiye’de 300 Fransız şirketinin bulunduğunu ve bu şirketlerin 40 bin kişiye istihdam olanağı sağladığını kaydeden Blazy; özellikle otomotiv, sigortacılık ve bankacılık sektörlerinde çalıştıklarını dile getirdi. Fransa’nın yakın bir zamanda Türkiye’de; ulaşım, taşımacılık ve özellikle nükleer enerji alanında da çalışmak istediğini ifade eden Blazy; “Özelleştirmelere de, özellikle telekominikasyon alanında yapılana katılmak istiyoruz” dedi. Türkiye için kuvvetli bir Avrupa perspektifi istediklerini aktaran Blazy; “Avrupa’nın Hindistan, Çin karşısında rekabet gücü olsun istiyoruz. Bu nedenle Avrupa düzeyinde düşünmeliyiz” şeklinde konuştu.
Açıklamaların ardından iki bakan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Türkiye ile Fransa arasındaki ticari hacmin geliştirilmesi için neler yapılabileceğini sorması üzerine Babacan, Türkiye’de yerli ve yabancı sermaye ayrımının olmadığını kaydetti. Fransız yatırımcıların Türkiye’deki faaliyetlerinin Türkiye’nin AB ilişkilerini de güçlendireceğini kaydeden Babacan bu konuda sivil toplum örgütlerine de büyük görev düştüğünü kaydetti.
Bir Fransız gazetecinin, “Türkiye ile Fransa arasındaki ticari ilişkileri üyelik müzakereleriyle nasıl bağdaştırıyorsunuz?” şeklindeki sorusu üzerine ise Babacan, Türkiye’nin müzakere sürecinin başladığını hatırlattı. Babacan “Türkiye’nin üye ülkelerle ekonomik ve siyasi anlamda ortak zeminde buluşması için ekonomik ilişkilerin yeri son derece önemlidir. Türkiye’nin AB üyeliği sadece teknik bir konu değil, beyin, ruh ve kalple ilgili bir konu olmak zorundadır.” dedi.