Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı İSO’nun mart ayı meclis toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Küçük, sanayicilerin yaşadığı sorunlara değindi. “Sanayimizde tehlike çanları çalmaktadır. Unutmayalım ki, doğa gibi, ekonomi de bir zincir mantığıyla işler. Bir halkanın kırılması, tüm zinciri etkiler! Dolayısıyla, bugün sadece İstanbul Sanayi Odası üyelerini sadece sanayicileri ilgilendiren bir konuyu konuşacağız. Üretimi ele alacağız” diyerek söze başlayan Tanıl Küçük hükümete sert eleştirilerde de bulundu.
İSO Başkanı Tanıl Küçük, tekstilde KDV indirimi yapıldığını, bunun iyi niyetli bir adım olduğunu ancak, derde deva olmadığını ifade ederek, “Şimdi, kamuoyunda, talep eden ve sonra yapılandan memnun olmayan, bir sanayici görüntüsü ortaya çıktı. Bunlar, bizi gerçekten çok üzüyor. Mesele, sorunları sektörlerimiz darboğaza girmeden çözebilmektir ve bu noktada, hem bizlere, hem de hükümetimize sorumluluk düşmektedir. Sanayimizin temel sıkıntılarının başında gelen, yüksek girdi maliyetleri mutlaka dünya fiyatlarına çekilmeli” dedi.
Mevcut sosyal güvenlik sisteminin, hem sanayiciye, OECD içindeki en ağır yükü yüklediğini hem de her yıl artan oranda açık yarattığını bildiren Küçük, sosyal güvenlik reformunun bir an önce sonuçlandırılması ve primlerin taşınabilir seviyelere çekilmesi gerektiğine işaret etti. İşsizlik sigortası uygulamasının gözden geçirilmesinin zorunlu olduğunu açıklayan Küçük, fonda toplanan 14 milyar dolarlık kaynağın daha etkin kullanımsı gerektiğini söyledi.
Kayıtdışı ile mücadelenin en önemli şartının, siyasi irade olduğunu ama toplumsal destek olmadan, bu işin başarılamayacağına değinen Küçük, “Vergi sistemini tümüyle yenileyecek, adil, basit, kolay anlaşılır hale getirecek ve kayıt dışı ile mücadele edecek bir vergi reformunun beklentisi içindeyiz.
Ancak, mevcut vergi oranlarıyla başlatılacak bir kayıt altına alma girişimi, başarılı olamayacaktır. Dolayısıyla, vergi oranları mutlaka düşürülmeli. Bu çerçevede, bizim için çok önemli bir konu da yatırım indirimi uygulaması” diye konuştu.
2001 yılında yüzde 68 olan yıllık enflasyonun 2005 sonu itibariyle yüzde 7.7’ye gerilediğini ifade eden Küçük, mali disiplin tavizsiz bir şekilde sürdürüldüğünü, faiz oranları düştüğünü, kamu finansman dengesinde, önemli iyileşme sağlandığını, kamu borç stokunun GSMH’ye oranında Maastricht Kriterleri’ne, çok yaklaşılması ile 2005’te özelleştirmede ve doğrudan yatırım girişinde, rekorların kırıldığını söyledi. Küçük, “Ekonomi ile ilgili yaptığımız, her değerlendirmede, elde edilen başarıları, ve hükümetimizin programı uygulamaktaki kararlılığını belirtiyor ve hakkını teslim etmeye çalışıyoruz. Ancak, Sayın Başbakanımız, mali politikalarda hedefler yakalanırken, büyümenin lokomotifi olan, sanayi sektörünün sorunlarına, çözüm üretilememiştir. 2001 sonrası dönemde, sanayimizin durumuna bakarsak; başından itibaren, istikrar programını destekleyen bir sanayi kesimi görüyoruz. Çünkü, enflasyonla mücadelenin, kamu açıklarının azaltılmasının, ekonomik istikrar için, şart olduğunu, rehabilite edilmeden bankacılık kesiminin, reel sektöre kaynak sağlama işlevini, yerine getiremeyeceğini biliyorduk. Gerçi bankacılık kesiminin, bu görevi tam anlamıyla yerine getirdiğini hala söyleyemiyoruz. Programda, üretim ve ihracat boyutunun eksik kaldığını görmüş ve bunu da ifade etmiştik. Ancak yol boyu, bu eksiklerin giderileceği ümidini taşıyorduk. Bu dönemde, her platformda, sanayimiz için talep ettiğimiz tek destek, girdi maliyetlerinin, rekabet ettiğimiz ülkelerle eşit düzeylere çekilmesidir, rakiplerimizle, eşit koşulların yaratılmasıdır, görüşümüzü, sık sık dile getirdik. Girdi maliyetlerini, rakiplerimizle eşit düzeylere getirecek, yapısal reformlara, ısrarla dikkat çektik. aradan geçen süre sonunda, istikrar programının temel ayaklarından birini oluşturan, yapısal reformlar, maalesef, hala tamamlanmadı” dedi.