Rehabilitasyon Merkezine girdigimiz anda etrafimizi saran büyüklü küçüklü çocuklar, bu kadar küçük bir çocugu buraya neden getirdigimizi sorgulayarak bizi suçlamaya baslamislardi. Beni elinden tuttugum çocugun annesi zannetmisler ve onu tekrar götürmemi istemislerdi. Burasi normal olmayan çocuklarin yeriydi. Söylemlerine ve yaklasimlarina bakinca hiç de anormal bir görüntü sergilemiyorlardi. Ama insanin içini ürküten asil sey, bu çocuklarin bulunduklari ortamdan memnun olmadiklari düsüncesi idi. O nedenleydi ki, küçücük bir çocugun buraya düsmüs olmasi onlari acindirmisti….
Çocuk yurtlarinda büyümüs, sonra da sanat hayatina atilarak ünlü bir türkücü olmus sanatçiyi televizyonda tesadüfen izledim. Iki gözü iki çesme, kendi yurt yasamini anlatiyor. Bugün Malatya olaylarinin aynisini biz o zamanlar yasadik diyor. Toplumun sevgisini kazanmis, oldukça hanimefendi bu sarkicinin yasadiklarini abartmadan anlattigina inaniyorum.
Çok degil daha iki ay önce, Izmirde yasanan çocuk yuvasi skandalinin ardindan, bu alanda hiç bir önlem alinmadigi, Malatya Çocuk yuvasi skandaliyla görülmüs oldu.
Malatya Çocuk Yuvasinda yasananlar çok yazildi, çizildi; çok konusuldu; daha da konusulacaktir. Konusulacak…. Konusulacak… Ve bir süre sonra, küllenince unutulan her konu gibi, kapanip gidecektir… Bana göre bu olaylar ne ilktir, ne de son olacaktir.
Denetlemeden uzak bir Devletimiz oldugu sürece, toplumun psikolojik sikintilarini, bir yerlerden patlak vermis olarak görmeye devam edecegiz anlasilan.
Çocuk ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanligi:
Ne için kurulmustur? Asli görevi nedir?
Bu sorularin cevaplarina bakmaya gerek var mi? Yok elbette…
Ama Bakanligin kurulusundan beri, toplumdaki çocuk-kadin ve aile dramlari ne kadar azalmis, ne kadar iyilestirici adimlar atilmis, onlara bakmaya gerek var elbette…
Çocuk istismarinin her geçen yil arttigi, kadin ve aile sorunlarinin her geçen yil kabardigi, açik ve asikar ortadadir. Bu bakanliga, kurulusundan beri genellikle kadin bakanlar atandi. Erkek bakanlara birakildigi da oldu. Bakanlik sayisini artirarak siyasi kadrolarda genisleme elde etmek, ayni zamanda görevlerin gereginin yapilmasi anlamina gelmelidir…?
Kadin-çocuk-aile adina bakanlik kurarak onlarin sorunlarini çözmek kolay degildir. Ne zamanki siyasi kadrolara duyarli kadin siyasetçiler yerlesir, bürokrasinin önemli noktalarinda kadin yöneticiler söz sahibi olur, o zaman bu sorunlar daha dikkatli incelenir, daha olumlu netice alinabilir.
Bugün kadin ve aileden sorumlu bakanligin basindaki bayan bakan Sayin Nimet Çubukçunun, bir-iki ay kadar önce, Milliyet Gazetesindeki röportajinda, bir sözü oldukça kayda degerdi. Siyasette kadina öncelik vermek, kota kullanmak, bizim tabanimiza anlatamayacagimiz, kabul ettiremeyecegimiz bir durumdur diyordu.
Sayin bakanin hizmet vermeye çalistigi dal zaten adi üstünde kadin ve çocuk konusunu içermektedir. Daha çok sahiplenmesi, daha çok kendini kabul ettirmeye çalismasi gerekirken, siyasi hesaplarla yorum yapmaktadir. Bu konu hala siyasete alet ediliyorsa, bu bakanligin kapatilmasinda fayda vardir.