KOSGEB Başkanı Kaplan: Dünya devleri birleşiyor KOBİ’ler bir araya gelemiyor

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Başkanı Mustafa Kaplan, dünya devi olan birçok sektördeki şirketler, farklı ülkelerdeki işletmelerle ortaklık yaparak işbirliğine giderken, Türkiye'de komşu olan Küçük

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Başkanı Mustafa Kaplan, dünya devi olan birçok sektördeki şirketler, farklı ülkelerdeki işletmelerle ortaklık yaparak işbirliğine giderken, Türkiye’de komşu olan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) işbirliği yapamadığını açıkladı.
Mustafa Kaplan, Türk insanının kültüründe olan birlikte iş yapma şuurunu yeniden kazandırma adına, KOSGEB olarak ‘İşbirliği Güç Birliği Projesi’ geliştirdiklerini açıkladı. Kaplan, bu destekten yararlanmak için şu ana kadar 30 projenin başvurusunu aldıklarını duyurdu.

Başkan Mustafa Kaplan, geliştirdikleri İşbirliği ve Güç Birliği Projesi’yle işletmelere ortak aklı ve kollektif şuuru aşılamak istediklerini söyledi. Kaplan, bu projeyi, KOBİ’lerin yarınlarda rekabet etme gücünü artırma adına önemli olduğunu düşünerek yaptıklarını belirtti. Kaplan, şöyle konuştu: “Rekabetçi olmanın en önemli adımı hedefli, planlı ve programlı çalışmadır. Bunun yanında, siz herkesten farklı bir yapıya kavuşuyorsanız rekabette bir adım öne geçiyorsunuz. Rekabette sizi bir adım öne çıkartacak unsurlardan birisi güçlü olmak. Rakiplerinize göre daha güçlü sermeye birliktelikleri. Rakiplerinize göre daha iyi organizasyon yapısına kavuşmanız sizi öne çıkartır.”

“KÜLTÜRÜMÜZDE BİRLİKTE HAREKET, İSTİŞARE ETMEYE ÖNCELİK VERİLİR”
Mustafa Kaplan, bu projeyi geliştirdiklerinde bazı eleştirilere maruz kaldıklarını anlatarak, şu bilgileri verdi: “Birçok eleştiri aldık ve almaya devam ediyoruz. ‘Biz kardeş kardeşe iş yapamıyoruz ki birlikte iş yapalım’ diyorlar. Artık istemesek de o devir bitti. Bizim kültürümüzde ortak hareket etmeye, birlikte hareket etmeye, istişare etmeye her zaman öncelik verildiğini ve kolektif şuurun hep ön planda tutulduğunu biliyoruz. Ne olduysa kültürel bir erozyonla bunları kaybettik. Özellikle bilinçli olduğunu düşündüğümüz, kalkınmakta ve gelişmekte olan ülkelere hem ekonomik olarak hem siyasette bireyselliği, ferdiyetçiliği veya bağımsız olmayı hep ön plana çıkarılmış. Bu küçük küçük ülkelerden başlıyor. Bütün ülkeler, büyük ülkeler ortak pazarlar kurmuş ve kurmaya çalışıyor. Bize ne oluyor ki küçük küçük ülkecikler ya da küçük küçük bağımsızlıklar ilan ediyoruz. Siyaseten böyle ve ekonomik olarak da böyle. Uluslararası büyük şirketler, dev yatırımcılar, yapılarını uluslararası operasyonlarını birleştiriyorlar. Bu noktada işbirliği yapan büyük otomotiv şirketleri var. Amerika’da bir otomotiv şirketi Almanya’daki otomotiv işletmesiyle birliktelik yapıyor. Fransa’daki bir otomotiv işletmesi Japonya’daki ile işbirliği yapıyor.”

“KAPI KOMŞU İKİ İŞLETME BİLE İŞBİRLİĞİ YAPAMAZ DURUMDA”
Kaplan, Türkiye’de kapı komşu iki işletmenin bile işbirliği yapamaz durumda olduğunun altını çizerek, “Benim Kayseri‘deki, Türkiye’deki işletmelerim kapı komşusuyla birliktelik yapamıyor. Birlikte iş yapamıyoruz. Böyle bir lüksümüz yok. Kaynakları israf etme hakkımız yok. KOBİ’lerin yüzde 95’i 1 ile 9 işçi çalıştırıyor. Yüzde 95’i mikro yapı olan işletmelerle nasıl dünya firmalarıyla yarışacağız. Ortak akıl, ortak proje, ortak pazarlama, ortak tedarik, ortak inovasyon tedarik yapılmalıdır. Bu, illa ki işletmelerin birbirlerinin birleşmesi gibi algılanmasın. İşbirliği güç birliğinde rekabet alanında mücadele edecek şekilde çalışmalar yapılmasından bahsediyoruz. Tedarik edilen ürünlerde birlikte hareket edelim. Küçük esnafımız tedarik projeleri sunsun. Konuyu tam anlattık ve şu an inanılmaz bir şekilde talep var. Projenin uygulaması 6 ayı geçti. Bir yılını tamamlayan destekleme projeleri var. İşbirliği ve güç birliğinde 30’u aşkın destek projesi için yapılar kuruldu. 30 küçük ama bunların ortaya çıkması ve hazırlanması çok önemlidir. Planlamak bile birkaç ayı alıyor. Daha güzel gelişmeler olacağını düşünüyoruz.” dedi.

“20 BİN GİRİŞİMCİ EĞİTECEĞİZ”
Mustafa Kaplan, Türkiye’nin ciddi yer altı zenginlikleri olmadığını ve bu nedenle yer üstü zenginliklerini değerlendirmek zorunda olduğunu ifade etti. Kaplan, yer üstü zenginliğini ise girişimci ve girişimcilerin yetiştirilmesi olarak gösterdi. Geçen yıl 12 bin kişiye girişimci eğitimi verdiklerini anlatan kaplan, şöyle konuştu:
“Biz kalkınacaksak, biz gelişeceksek, bu, özel sektörün eliyle olacak. Bizim de girişimciler dediğimiz yer üstü zenginliklerimiz var. Yer altı zenginlikleriyle kalkınanlar, yer üstü zenginliği ile kalkınanlara bakın hangisi gerçekten kalkınmış göreceksiniz. Avrupa’da küçücük bir ülkenin doğal taş, kıymetli taş konusunda pazarın yüzde 60’ına hakim olduğunu görüyorsunuz. O ülkede doğal taş ya da mücevherler çıkmıyor. O ülke, madenin çıktığı ülkelerde yapılarını kurmuş ve işliyor. Bu sayede pazara hakim. Bizim de girişimcileri desteklemeye ihtiyacımız var. Şimdiye kadar KOSGEB’in destekleri vardı. Yeterli değildi. 2010 yılındaki destekle 12 bin girişimci adayını eğittik. İş kurmak isteyen herkesi 60 saatlik eğitimden geçirdik. Bu yıl hedefimiz 20 bin girişimci eğiteceğiz.”

Mustafa Kaplan, Türkiye’nin yüzde 5 seviyesinde olan girişimci endeksindeki oranların, 2010 yılında yüzde 8.6’ya çıktığını anlattı. Bu tip faaliyetlerin ciddi katkısı olduğunu söyleyen Kaplan, “Bu kültürü gençlerimize aşılamak istiyoruz. Üniversitelerden mezun olunca masa başında işim olsun demekten çok ‘yarınlarda kendi işim olsun’ diye kariyer planlamaları yapmasını istiyoruz.” diye konuştu.