Tayyip Erdoğan sizce aday olacak mı olmayacak mı?
Tahminim olacaktır. Ama siyasi meseleler karar safhasına kadar değişkendir.
Ama olmamalı diyenler var, siz ne diyorsunuz?
Anayasaya göre cumhurbaşkanının nasıl seçileceği belli. Seçim boşlukta, muallakta değildir. Çoğunluğu kim buluyorsa onun dediği olur. Yani cumhurbaşkanı seçecek tek güç bugünkü siyasi iktidardır. Cumhurbaşkanı seçilmesini bugünkü kurala göre, yapacaksanız, bu kuralı değiştirmeyi aklınızdan geçirmiyorsanız, cumhurbaşkanı seçimi bitmiştir. Neyi tartışıyorsunuz? Türkiye neyi tartışıyor? Diyorsunuz ki eğer şu zat cumhurbaşkanı olacaksa olmaz. Olmaz diyenler seçecek değil ki, olur diyenler seçecek. Bunun altını çizelim. Olur diyenler seçecekse olur diyenler kararını vermiştir. Ve olur diyenlerin sayısı olmaz diyenlerden çoktur. Eğer cumhurbaşkanı seçiminin seçmeni olarak alırsanız AK Parti üyesi olan 354 kişi, bu cumhurbaşkanını seçeceklerdir. Daha doğrusu ortaya çıkaracakları adayı tasdik edeceklerdir.
Sonuç şimdiden belli diyorsunuz?
Seçim tercihe dayanır. Seçim dediğiniz şey bu mu olsun, bu mu olsun tercihinin yapılabildiği ortamdır. Böyle bir ortam yoktur. Bir tek aday çıkacaktır. Ama diğer partiler aday gösterebilirler onun da anlamı yoktur. Kimin kazanacağı belli olan bir yarışa yarış denmez. Kimin kazanacağı kesinlikle belli olan bir seçime de seçim denmez. Ortaya bir irade konacak. O irade sandığa konacak, sandıktan geçecek, sandık açılıp sayılacak, şu çıktı denilecek. Sandıktan ne çıkacağı belli olan bir muameledir şu an yapılmakta olan. Buna Türkiyenin bir itirazı yoksa bu neticeyi kabul edeceksiniz.
Belirttiğiniz gibi sayısal açıdan bir sorun olmasa da siyaseten bir takım faktörler dikkate alınmaz mı?
Siyaseten kim alacak faktörleri dikkate? Seçici kurul. Seçici kurul bir parti. Seçici kurulda bir disiplin var. Seçici kurul adına konuşanlar deklare etmiş; Cumhurbaşkanı Meclisin içinden olacaktır, AK Partiden olacaktır ve cumhurbaşkanını biz seçeceğiz. Buna itiraz kabil değilse veyahut da böyle yapamazsınız demek mümkün değilse veyahut da böyle yapamazsınız deseniz de bir anlam taşımazsa netice ortada. Neye itiraz ediyorsunuz? Bu kurala itiraz ediyor musunuz? Kişiye itiraz ediyorsunuz. Kişiye bu seçilmesin diyenler itiraz ediyor. Bu seçilsin diyenler, seçilmesin diyenlerden çok. Bütün olay orada. Ne oluyor neticede? Partinin genel başkanı, başbakan olmasın da başka biri olsun. O da soracak sana; neden? E, biz seni beğenmiyoruz? Zaten ne zaman beni beğendin ki? diyecek adam. Ben parti siyaseti yapmıyorum. Ben size olacağı söylüyorum. Neden? diyecek adam. Benim ne kusurum var? diyecek. Benim kanuni ve hukuki bir kusurum varsa onu ortaya koyarsınız. Zaten benim adaylığa müracaat ettiğim zaman Meclis Başkanlığı sen olamazsınder. Benim kanuni ve hukuki bir kusurum yoksa siz anayasa değerinde ve ya kanun değerinde hüküm kuruyorsunuz, benim önümü kesiyorsunuz.
Cindorukun yorumu olmuştu; kesinleşmiş yargı kararında laiklikle ilgili hüküm var demişti. YÖKün açıklamasında da vardı olmaması gerekir diye…
Erdoğan adayım diye çıktığı zaman Meclis Başkanlığına itiraz edilecektir. Seçim yapılıp bittikten sonra Anayasa Mahkemesine itiraz edecektir. Anayasa Mahkemesi derse ki Evet bu iddia muteber, bu seçim muteber değildir. O tamamen ayrı olay…
Yani mahkumiyetinden dolayı böyle diyebilir mi Anayasa Mahkemesi?
Onu bilemem. Diyebilir de demez de…
Bütün bunlara rağmen Tayyip Erdoğan aday olur mu?
Daha önce çıkmayı düşünmüyorsa bile şimdi çıkacaktır. Çünkü çıkmadığı takdirde o suçlamaları kabul etmiş sayılacaktır.
Ama başkasını da aday gösterebilir…
Siyasi bakımdan bir şey söyleyeyim. Bir partinin genel başkanı dururken partisinin içinden seçilecek eşitler içerisinden birini seçmeye kalktığı takdirde partisini parçalar. Eşitler kadar önemli bir iş yoktur. Birçok eşit var. Eşitler içinde sivrilmiş birisi yok. Herkesin kabul edeceği bu bizden daha değerlidir, daha üstün diyeceği biri yok. Siyasette de bu kabul kolay olmaz. Bu eşitlerin içindeki birine hadi sen ol dersen öbür eşitler biz niye olmayalım? diyecektir. Soruyor herkese, milletvekillerine hepsi diyor ki sen varken başkası niye olsun. Hepsi böyle diyecektir, ki diyorlar. Ama iş ters giderse yarın, Türkiyede böyle bir seçim yapıldığı için herhangi bir kriz vs. çıkarsa, sen varken başkası niye olsun diyenlerin bir kısmı dönerler, biz zaten buna söylemiştik derler. Siyaset bu, zor bir iş.
Çıkmazsa sürpriz olur
Erdoğanın adaylığına neden kesin gözüyle baktığınız ortaya çıkıyor…
Siz bana soruyorsunuz kim olur diye. Ben de diyorum ki, partinin genel başkanı kimse, başbakan kimse o olur. O da Tayyip Erdoğan olduğuna göre o olur. Eğer çıkmazsa sürpriz olur.
Çıkmazsa sen niye çıkmadın senin bir ayıbın mı var, suçlamaları kabul mü ediyorsun diye mi algılanır?
Algılanır. Fedakarlık yaptın ülke idaresinde, iyi yaptın bırakıp gitmedin diyenler olabilecektir. Olur da. Ülke idaresinden kim memnun, neden memnun? Onlar su götürür şeyler. Ülke idaresinde çoğunluğun bugünkü iktidardan memnun olup olmadığı seçimde belli olacak. Öyle kendi kendine gelin güvey olmanın manası yoktur. Halk benden memnun. Halk sizden memnunsa eğer niçin bu kadar tartışmalı bir hadisenin odağında yer alıyorsunuz? Gidin halka. Ve halkta varsanız Çankayada da olursunuz. Halkta zaten yoksanız, kanuna karşı hile diyebileceğimiz yollardan giderek Çankayada oturursunuz ama rahat oturamazsınız.
Erdoğana Başarılısın bir dönem daha başbakanlık yap, cumhurbaşkanlığına uzlaşmayla birini gönderin diyor bazı çevreler. Sizce Cumhurbaşkanlığı başbakanlıktan daha mı değersiz bir makam?
Hizmetin şekli değişiktir. Cumhurbaşkanlığı bir temsil yeridir. Bir ahenkleştirme yeridir. Devletin işlemesinde tüme bakılan bir yerdir. Halkın beraberliğini gözeten bir yerdir. Siyaset üstü bir yerdir. Cumhuriyetin niteliklerini koruyan bir yerdir. Bu başkadır. Bir siyasi parti başkanı olarak Mecliste güvenoyu alabilecek bir hükümet kurabilmek bir parti programını icra etmektir. Bir tarafta bir parti programı icra edeceksiniz, bir tarafta devletin temel hedeflerini gözeteceksiniz. İkisi birbirinden farklıdır.
Uzlaşma pratiği yoktur
Başbakan olarak kal deniyor ama Köşk için uzlaşma arayışı da yok…
Buradaki yanlış şu: Uzlaşmanın pratiği yoktur. Kim kiminle nasıl uzlaşacak? Neden uzlaşacak? Şimdi biz seni istemiyoruz deniyor, gene o diyecek ki beni siz seçmeyeceksiniz ki beni isteyenler seçecek. Bunlar beni istemiyor en iyisi ben olmayım da şu arkadaş olsun dediği yerde kendisi biter. Siyasette böyle bir şey yok. Kuvvet elindeyken kendisi seçilmediği takdirde seçilmeyişinin nedeni, sen olursan ülkeye zarar verirsin gibi bir ithamı kabul etmiş gibi olur kendisi. Bunu hiçkimse yapmaz. Niye olmayayım diyecek adam. Ya sen iktidarda kal ülkeyi iyi idare ediyorsun. Bu su götüren bir iddia. Buna TÜSİAD karar verecek değil, buna millet karar verecek.
Peki niye tartışılıyor?
Türkiyede aslında şöyle tartışılsa mesele yok çok daha kolay. Cumhurbaşkanı, tüm Türkiyenin, dağın, taşın, insanın cumhurbaşkanı olacaktır. Bütün Türkiyeyi kucaklayacaktır. Öyleyse bir temsil kabiliyeti olması lazım. Bugünkü Meclisin bana göre temsili sistem olmasına rağmen 2002 seçimleri dolayısıyla temsil çarpıklığı vardır. 41 milyon oyun sadece 10 milyon 600 binini almış birisi kendisini, bu kurallara göre, bu kurallar eskimiştir bana göre, bu eskimiş kurallara göre cumhurbaşkanı seçtirirse, Türkiyenin tümü bunu niçin benim cumhurbaşkanım diye kabul etsin?
Erdoğanın bu kadar tartışmalı bir cumhurbaşkanı adayı olmasının nedeni Meclisteki temsilin toplumun genelini yansıtmamasından mı kaynaklanıyor, yoksa başka kişisel sorunlar da mı var?
Kişisel konulara girmiyorum. Hakkında söylenen şeyleri söyledim zaten. Zaten bu söylenen şeyler doğru mu diye muhakemeye gerek yok, herkesin gözünün önünde onlar. Devlet kurumları ile olan ilişkisindeki sürtüşmeler vs bunlar doğru mu, eğri mi diye birisine sormaya lüzum yok. Eğer açıklık varsa yanılgıya yer yoktur. Devletin bütün kurumlarıyla kavgalısınız. Zaten rektörler deklarasyonu odur. Siz oraya çıkınca bu nasıl ortadan kalkacak? Halbuki sizin en önemli göreviniz ahengi sağlamak. E ben değişirim, ahengi sağlarım, pek yani kolay değil. Ya da ahenksiz gideriz ki ahenksiz gitmesi devletin zaafıdır. O zaman şu olur. AK Parti başını bırakıp başkasını cumhurbaşkanı seçmez. Başını seçecektir. Başını seçtiği takdirde de bu tartışmalar seçildiği güne kadar devam edecektir. Seçildikten sonra da devam edecektir. Böyle bir durumu Türkiyenin başına dert etmektense AK Partinin yapacağı en akıllı hareket, madem ki kendilerine güveniyorlar cumhurun başına halka seçtirmektir. Böylece Türkiyede demokrasiyi daha da güçlendirirsiniz. Katılımcılığı artırırsınız.
*****
367 şartına katılmıyorum
Anayasa değişikliği niyeti yok ortada ve aksine 367 şartı tartışması var…
Katılmıyorum bu şeye.
Hem CHP, hem rektörler böyle bir açıklama yaptı… Bu dönemin sorununu aşmak için bulunmuş bir formül olabilir mi sizce?
Hayır. Aslında 367yi de bulurlar. Şöyle bulurlar. 350 kendileri var. 10 tane bağımsız var. 19 tane ANAP var, 4 DYP var. 2-3 tane daha böyle şey var, kendileri dışında CHP hiç katılmasa bile bulurlar. Ama seçime geçildiği zaman 10 kişi bulurlarsa ilk celse de biter bulamazlarsa 2. celsede biter. Onda da bitmezse 3. celse de biter. Yani mutlaka biter.
Halk seçecek şekilde düzenleme yapılırsa siz aday olur musunuz?
Düşünmem.
Aday olmasını düşündüğünüz bir isim olur mu?
Hayır. Benim olmaz da 70 milyon Türkiyeden isimler çıkar. Eski tabirler vardır, gayrı kabili ikame. Yerine konulamazlık kadar yanlış bir şey yoktur. Herkesin yerine konulabilecek bir insan vardır. Hiç kimse kendisini yerine konamaz sanmasın. Analar neler doğurmuş lafı buradan gelir. 70 milyonluk Türkiye 30 tane cumhurbaşkanı olacak adam çıkaramıyorsa yazıktır. O zaman Türkiye yıllarını boşa geçirmiştir. Cumhurbaşkanlığı meselesi söz konusu olunca Türkiyenin kendi içinden bir cumhurbaşkanı bulamayıp da cumhurbaşkanı olma ehliyetine haiz olmayan birisine mahkum olacağını kabul etmiyorum. Gelin halkın rızasının önünü açık tutun.
Bunları söyleyerek nefes tüketmiyor musunuz?
Hayır tüketmiyorum. Boşuna bir şey söylemiyorum. Türkiye buraya gelirse rahat eder diyorum. Şimdi diyorsunuz ki kural bu, bu kurala göre Meclisin kompzisyonu da bu. Her kompozisyonda seçici heyetin durumu da bu, ama biz bu seçici heyetten çıkacak adamı istemiyoruz. Buna kimse muktedir değil. Eğer bunun dışında bir şey yaparsanız yanlış yaparsınız diyorum.
Ama zaten olsun diyenlerin yapması gerekiyor Anayasa değişikliğini, ama onlar halkın önüne gitmeye gerek görmüyorlar.
Olsun diyenler için burda çok önemli olaylar var. Bu olmasın da şu olsun, uzlaşalım ama bunu yapmayalım, şunu yapalım, bunda uzlaşalım dediğin zaman, onun da prestijini kırarsınız. Kendi toplumunuzun da prestijini kırarsınız.
Şu anda seçilmesi garanti, halka giderse belki seçilmeyebilir. Bu riski göze almaları siyaseten doğru bir şey mi?
Halkta olmadıkları halde Çankayaya oturmak gibi bir durum zaten riski çıkarıyor ortaya. Zaten Türkiyede ve dünyada bunalımlar riski göze alıyoruz diye büyük yanlışlıkları yapmaktan doğuyor. Burada büyük yanlış yapılıyor. Buradaki büyük yanlış bu kadar tartışmalı bir cumhurbaşkanı Türkiyede olmadı, bu kadar tartışmalı bir cumhurbaşkanlığı seçimi de olmadı. Eğer Meclisteki çoğunlukla halktaki çoğunluk birbirini tutuyorsa bunun da görülmesi lazım. Hiç olmazsa halkın yüzde ellisinin üstünde bir oyla oraya oturulması lazım.
*****
İki satırlık Anayasa değişikliği yapın ve halka gidin
Size göre tek çözüm halkın seçmesi mi?
Cumhurbaşkanı kimin cumhurbaşkanı olacak? Cumhurun başkanı. Niye cumhura gidip de kendinizi seçtirmiyorsunuz da bütün bu sıkıntılara katlanıyorsunuz? Bizim sistemimizdeki en büyük kusur bu. Bunaldığımız yerde hakeme gitmek yerine biz birbirimizin saçını başını yoluyoruz.
Ama şu anda halkın seçmesi zaten mümkün değil ki…
Diyorum ki hala yol yakındır. 2 satırlık Anayasa değişikliği yapın halka gidin hiçbir şeyi değiştirmeyin sadece cumhurbaşkanını halk seçer deyin…
Seçim süreci başlamak üzereyken..?
Oraya, seçim şöyle, şu tarihte yapılır dersiniz. O zamana kadar Cumhurbaşkanı göreve devam eder. Efendim diyor ki bu güne kadar yapılan seçimler şöyle oldu böyle oldu. Varsay ki bu güne kadar yapılanların hepsi yanlış. Bu sizin bugün aynı yanlışı tekrarlamanızı destekler mi? Hayır. Ve sonra yanlış doğru, o geride kalmış, şimdi bunun zamanı gelmiştir. Şimdi bugün öyle bir durum ortaya çıkmış ki, devletin temel nitelikleri üzerindeki tartışmalar, kurumlar arasındaki tartışmalar, sizi çok sıkıntılı bir duruma sokuyor. Ama bütün bunlar benimle ilgili değil. Ben bunların hiçbirini tanımıyorum. Bunlara rağmen ayaktayım diyorsanız, bunu herkese kabul ettirmekte zorluğunuz olur. Daha doğrusu bu tartışmalar sizi de ülkeyi de rahatsız eder.