En temel ihyitaçları olan ‘kan alma’ işlemi için saatlerce uğraştıklarını ileri süren Demirtaş, “Kan ışınlayıcı iridasyon cihazı sadece Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bulunuyor. Bu hastaları ve hasta yakınlarını mağdur ediyor” dedi.
Kendisinin de 4.5 yaşındaki çocuğunun lösemi hastası olduğunu ifade eden Demirtaş, Ramazan Bayramı’ndan bu yana, Behçet Uz Çocuk, Tepecik, Ege ve Dokuz Eylül Üniversitesi hastanelerinde tedavi gören 21 lösemili çocuğun ‘ihmalkarlık ve bakımsızlıktan’ hayatını kaybettiğini iddia etti. Son olarak önceki gece Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde tedavi gören bir çocuğun daha hayatını kaybettiğini ileri süren Demirtaş, “Lösemili hastaların, sürekli kan alma işlemi yaptırması gerekiyor. Aynı kan grubundan hastaya verilen kan bile enfeksiyonlu olabiliyor. Işın cihazı kanın mikroplanmasını önlüyor. Ancak iridasyon denilen kan ışınlama cihazı sadece Ege Üniversitesi’nde var. Bazen günde 2 – 3 defa kan verilmesi gerekiyor. Bu işlemin bir defalık maliyeti yaklaşık 50 milyon ve bu para sosyal güvencesi olsa da hasta yakınının cebinden çıkıyor” diye konuştu.
Ege Bölgesi’nde yaklaşık 3 bin 500 çocuğun lösemiye yakalandığını ve bu hastalığın ciddi bakım, eğitim, ilgi ve sevgi gerektirdiğini anlatan Demir, “Hastanelerde hijyenik olmayan koşullarda tedavi yapılıyor. İzmir dışından gelen birçok hasta mağdur durumda. Yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin desteğini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
