Bir dönem Özel Harp Dairesinde de görev yapan Tanrıverdi, belgenin provokatif hareketlerle hükümete imzalattırıldığını öne sürdü. Emekli tuğgenerale göre Diyarbakır olayları başta olmak üzere son bir yılda yaşanan bütün tahriklerin, MGSBnin onaylanma süreci ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile yakın bağlantısı var. Tanrıverdi, süreçteki kilometre taşlarını şöyle sıraldı: Milli Güvenlik Siyaset Belgesi 2005 yılından beri yürürlüğe sokulmaya çalışılıyor. 2005 Nevruzunda Mersinde yaşanan bayrak provokasyonundan sonra belge temmuzda Milli Güvenlik Kurulu (MGK)na getirildi; ancak geri döndü. Bu süreçte Hakkari bölgesinde bir dizi bombalama eylemi yaşandı. 24 Ekim 2005 MGKsında belge onaylanıp Bakanlar Kuruluna gönderildi. Ardından Şemdinlideki olaylar yaşandı. Hükümet belgeyi bekletiyordu. En son Şemdinli iddianamesi ve Diyarbakır olayları ile eşzamanlı olarak hükümet de MGSByi onaylamak zorunda kaldı. TMK tartışmaları da yine bu süreçte yaşandı.
Emekli tuğgeneral, gizli tutulan MGSBnin bombalama ve provokasyon hazırlığındayken Ankarada yakalanan Sauna Çetesi lideri Kasım Zenginin kasasından çıkmasını da tesadüf olarak görmüyor. Çünkü ona göre söz konusu belge darbelere dayanak oluşturan bir hüviyete sahip. Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin askerler tarafından hazırlanarak Bakanlar Kuruluna onaylattırıldığına işaret eden Tanrıverdi, Böylece, güvenlikle ilgili sorumlulukları TSKya havale etme kolaycılığını benimseyen kabineler, Silahlı Kuvvetlerin iç müdahalelerine zemin hazırlamış olurlar. Tehdidi tespit etmeyi de, tedbiri almayı da Silahlı Kuvvetlere yaptırırsanız, EMASYA planlarından ve sivil otoriteye müdahale edilmesinden şikayet edemezsiniz. Milletten yetki alanlar o yetkiyi kullanmada önlerine çıkan kurumsal engellere o yetkinin gücünü teslim edemezler. ifadelerini kullanıyor.
Güncellenen mevcut MGSBde aşırı sağ tehdit olmaktan çıkarılırken, irtica, bölücülük ve aşırı sol iç tehdit unsurlarının başında yer alıyor. Ulusalcılık adı altında bazı yapılanmalara gidildiği bir dönemde milliyetçiliğin iç tehdit olmaktan çıkarıldığının altını çizen Adnan Tanrıverdi, bundan sonraki süreç konusunda şu tahminde bulunuyor: Milli Güvenlik Siyaset Belgesine uygun olarak hazırlanmış olan direktif, planlama emirleri ve planlar, üstten aşağıya doğru indikçe; bürokratik kadrolar içinde fişleme, bölünme ve ayrışma başlayacaktır. Sonra, aşırı sağcı ve milliyetçi olarak görünenler ile dinî duyarlılığı az olan ve İslamdan başka bir inanca sahip olanlar kendilerini göstermeye başlayacaklar ve kritik görevlere bunlar getirileceklerdir. Solcu, mürteci ve bölücü damgasını yiyenler de kritik görev ve kadrolardan uzaklaştırılacak; bir uydurma kulp takılarak devletten tasfiye sürecine girecekler. Liyakate kimse bakmayacak ve kimliğe önem verilecektir.