Sabancı, “Son zamanlarda yargıya ilişkin meselelerin gündemimizi gitgide daha fazla işgal etmeye başladığı herhalde tüm kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Kuşkusuz bunda yargı sistemimizin çok uzun süredir ihtiyaç duyduğu reformun bir türlü yapılamamış olmasının çok büyük rolü var” dedi.
TÜSİAD’ın 36. Genel Kurul Toplantısı Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi. Bir yıllık faaliyetlerin değerlendirildiği genel kurul toplantısında TÜSİAD Başkanı’nın yargı ile ilgili öneri paketi dikkat çekti. Başkan Ömer Sabancı, “Yasal altyapımızı çağdaş demokrasinin gerektirdiği normlara tam anlamıyla kavuşturamamış veya sağlanan önemli değişiklikleri uygulamaya yansıtamamış olmamız da bu sıkıntıların oluşmasında önemli rol oynuyor. Mevcut durum, hem yargının siyasallaşması görünümünü veriyor hem de Türkiye’nin uluslararası itibarını olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Sabancı, gelişmiş bir bir ekonominin, siyasi ve ekonomik istikrarın, demokratik bir hukuk devleti olmaksızın tam anlamıyla tesis edilemeyeceğini söyledi. TÜSİAD olarak yargı reformunu uzun zamandan beri gündemde tuttuklarını belirten Sabancı, hayata geçirilmesi gereken yargı reformu ile ilgili düşüncelerini aktardı. Sabancı, şunları söyledi:
“Yargının önündeki en büyük engel, yargı bağımsızlığı konusunun hala çözüme kavuşmamış olmasıdır. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı değiştirilmeli, Kurul’un sekreteryası Adalet Bakanlığı’ndan ayrılmalı ve atama taslakları Adalet Bakanlığı tarafından değil, Kurul tarafından hazırlanmalıdır. Bağımsız ve tarafsız mahkeme kavramınnı tam anlamıyma uygulamya koyulabilmesi için hakimleri idari olarak Adalet Bakanlığı’na bağlayan Anayasa hükmü değiştirilmeli, hakimler idari açıdan Hakimler e Savcılar Yüksek Kurulu’na bağlı olmaladır.
Kazanılmış hakların ihlali, hukuk devletinin temel özelliklerinden biri olan hukuk güvenliği ilkesinin de ihlalidir. Devletin tek taraflı olarak geçmişe yönelik sonuç doğuran işlemleri, yerli ve yabancı sermayeyi yatırımdan uzaklaştırdığı gibi toplumda da güvensizlik duygusu yaratmaktadır. Bu bağlamda Anayasa’daki kamu yararı ilkesinin de, hukuk güvenliği ilkesini zayıflatmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi yerinde olacaktır.”
Türkiye’de yargılama süresinin uzunluğu, adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğuna işaret eden Sabancı, dosya sayısının çokluğu kadar, ceza davalarında hazırlık soruşturmasının iyi yapılmamasının, hukuk davalarında ise bilirkişilik kurumunun ve tebligat sisteminin de bu süreye olumsuz etkileri olduğuna işaret etti.
Kopenhag siyasi kriterlerine uyum amacıyla mevzuatta yapılan değişiklikleri uygulamaya yansımadıkça amacına ulaşmayacağına dikkat çeken Sabancı, özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü ile kültürel haklar gibi hassas konularda, yargının adeta kanunlar değişmemiş gibi yorum yapmasının, olumlu sonuçlar doğurmadığını kaydetti. Sabancı, ayrıca, tutukluluk halinin ceza değil tedbir olduğunu, bu nedenle istisnai olarak başvurulması gereken bir yöntem olduğunu, tutuklama kararının verilmesi ve uzatılmasında hassas davranılması ve bu kararlar gerekçeli olması gerektiğini ifade etti.
Sabancı, “Sanık hakları etkin olarak uygulanmalıdır. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını ihlal etmesinin özellikle uluslararası kamuoyunda yarattığı etkiler olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Af kanunları istisna olmalıdır. Af ve şartlı salıverme kanunları, hakimlerin bakmakta oldukları davaların sonuçlarını etkilemekte, yargının istikrarını zedelemekte, kamu vicdanında rahatsızlık yaratmaktadır. Yargı ve infaz sürecinde hata, soruşturulması gereken bir sistem sorunu olarak ele alınmalıdır. Gelişmiş demokrasiler, kurumların ve makamların, tüm seçilmişlerin ve atanmışların, kararları, icraatları ve varsa (hata)ları konusunda hesap vermesini ve bunun mekanizmalarının oluşturulmasını öngörür” şeklinde konuştu.
Diğer yandan, yargının mali kaynak ve kadro sıkıntısının da sonlandırılması gereğine işaret eden Sabancı, hakim ve savcıların maddi durumlarının iyileştirilmesi kadar, mahkeme kalemlerindeki personel açığının nitelikli elemanlarla doldurulması ve adliyelerin fiziki altyapı şartlarının iyileştirilmesinin de gerektiğini vurguladı. Yargı mensuplarının eğitiminin sürekli ve etkin olması gerektiğini ifade eden Sabancı, yargı mensuplarının eğitimi, özellikle Türk Ceza Kanunu gibi toptan değişen kanunlarda yeni sisteme ve kavramlara uyum sağlamaları açısından son derece önemli olduğunu söyledi.