DEPREMLER VE VOLKANİK PATOLOJİ
Santorini Adası, yenilikçi rock şekli ve volkanik geçmişiyle bilinir. M.Ö. 1600’lerde meydana gelen büyük bir volkanik patlama sonrası hilal şeklini almıştır. En son 2012 yılında yaşanan deprem fırtınası, şubat ayının ilk günlerinde tekrar ortaya çıktı. Uzmanlar, bu depremler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
TSUNAMİ RİSKİNE DİKKAT
Milliyet’e bilgi veren ODTÜ İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, Ege Denizi’ndeki depremlerin Helenik Yayı üzerindeki aktif faylarla bağlantılı olduğunu belirtiyor. Yalçıner, Türkiye’nin kıyılarında depremler 25-30 saniyeyi geçerse, “tsunami riskine karşı yüksek noktalara çıkılması gerektiğini” vurguluyor.
UYANDIRAN UĞULTULAR
Kocaeli Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi ve Yerbilimci Doç. Dr. Bülent Doğan, Santorini ve çevresindeki sismik hareketlerle birlikte duyulan uğultuların, “yeraltı gaz çıkışları veya deniz tabanı hareketleriyle ilişkili olabileceğini” ifade ediyor. Doğan, Akdeniz ve Ege kıyılarındaki hareketliliğin ciddi sonuçlar yaratabileceğine dikkat çekiyor ve Türkiye’nin mavi sınırlarında 6 ve üzeri büyüklükte depremler yaşanabileceğini belirtiyor.
BÜYÜK DEPREM GARANTİSİ YOK
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, deprem fırtınalarının her zaman büyük bir depremle sonuçlanmayabileceğini açıklıyor. Barış, Türkiye’de tsunami riskine karşı acil durum planlarının güncellenmesi gerektiğini de belirtiyor.
AFET HAZIRLIĞININ GÜÇLENDİRİLMESİ
Türkiye, aktif fay hatlarıyla çevrili bir ülke ve büyük bir deprem riski taşımaktadır. Uzmanlar, bireysel ve kurumsal afet planlarının artırılmasının hayati olduğunu belirtiyor.
📌 AFAD’ın Türkiye genelinde yürüttüğü “İl Risk Azaltma Planları” eksiksiz uygulanmalı.
📌 Deniz kıyısındaki şehirlerde tsunami tatbikatları ve erken uyarı sistemleri güçlendirilmeli.
📌 Şirketler ve kamu kurumları, afet senaryoları oluşturmalı.
Prof. Dr. Şerif Barış, Avrupa Birliği ülkeleri, Japonya ve ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de Afet Bakanlığı’nın kurulmasının gerektiğini tekrar gündeme getirdi.