Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi’nde uzun süredir tutuklu durumda olup, “Kobani olayları” davası çerçevesinde 42 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı ise bu konudaki tartışmaları tekrar alevlendirdi. Demirtaş’ın tutuklu kalış süresi ve bunun gerekçeleri, hem kamuoyunu hem de hukuk çevrelerini ilgilendiriyor.
TUTUKLULUK SÜRESİ VE GEREKÇELERİ
10 Nisan 1973 doğumlu Selahattin Demirtaş, Zaza kökenli bir siyasetçi, avukat ve yazar olarak karşımıza çıkıyor. 2010-2014’te Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP), ardından ise 2014-2018 yıllarında Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eş genel başkanlığı görevini üstlenmiştir. Siyasi kariyeri boyunca demokrasi, özgürlük ve insan hakları konularına vurgu yapan Demirtaş, 2014 ve 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de adaylık göstermiştir. 2014’teki Kobani olayları esnasında yaptığı açıklamalar ve çağrılardan dolayı hakkında birçok soruşturma açıldı ve “terör örgütü propagandası yapmak” ile “örgüt üyeliği” suçlamaları yöneltildi. 2013’te İstanbul’daki Nevruz kutlamasında yaptığı konuşma, “PKK ve Abdullah Öcalan’ı övmek” suçlamasıyla 5 yıl hapis istemiylesonuçlandı. 2018’de başka bir davadan “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay ceza aldı ancak bu karar bozuldu. Nihayetinde, 16 Mayıs 2024’teki Kobani Davası kararında Demirtaş’a toplam 42 yıl hapis cezası verildi.
YARGILAMA SÜRECİNE YENİ AŞAMALARA GİRİLİYOR
Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutulmakta ve 2025 yılı itibarıyla 9 yıldır cezaevindedir. Bu süreçte yargılama sürecine ilişkin hem ulusal hem de uluslararası insan hakları kuruluşlarının eleştirileri devam etmiştir. 2020 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Demirtaş’ın “ifade özgürlüğü” ile “seçme-seçilme hakkı”nın ihlal edildiğine karar verdi, buna karşılık Türkiye itirazda bulundu. Şu an 52 yaşında olan Demirtaş, Diyarbakır’da doğmuş ve hukuk fakültesi mezunu olup uzun yıllar insan hakları alanında avukatlık yapmıştır.
HUKUKİ SÜRECİN YENİ AŞAMALARI
AİHM’in verdiği son karar, Demirtaş’ın hukuki sürecinin yeni bir aşamaya girmesine neden oldu. Kararın kesinleşmesiyle birlikte, Demirtaş’ın yeniden yargılanması veya olası bir tahliye durumu söz konusu olabiliyor. Ayrıca siyasi arenada Bahçeli’nin yaptığı bir açıklama, “yumuşama sinyali” olarak değerlendiriliyor. Bazı yorumcular, bu açıklamanın demokratikleşme yönünde bir adım olduğunu savunurken, diğerleri bunun daha çok siyasi bir strateji olabileceğini belirtiyor.
SONUÇ: DEMİRTAŞ’IN GELECEĞİ
Özetlemek gerekirse, Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi olası yargı kararları ve siyasi gelişmelere bağlı olarak şekillenecek. Demirtaş davası, Türkiye’deki demokratikleşme tartışmalarının merkezinde yer alırken, AİHM’in Türkiye’ye yönelik bağlayıcı kararı, iç hukuk açısından yeni bir sürecin başlangıcına işaret ediyor. Gelecek dönemde alınacak iç hukuk kararları ve siyasi dengelerdeki değişiklikler, Demirtaş’ın özgürlüğünü ve Türkiye’nin demokratik geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir.
then "Add to Home Screen"