TACİKİSTAN’IN SU KAYNAKLARI VE DİPLOMASİ ÜZERİNE GÖRÜŞLER
Tacikistan’ın Ankara Büyükelçisi Sodiq Ashurboyzoda İmomi, su kaynaklarının geçmişte sonsuz gibi görünürken, artık kıtlık, gerilim ve rekabet konuları haline geldiğini dile getirerek, “Su hala akıyorken, diyaloğa imkanımız var.” ifadesini kullandı. İmomi, ülkesinin ev sahipliğinde Duşanbe’de düzenlenen “Buzulların Korunmasına İlişkin Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans” hakkında AA muhabirine bilgiler verdi. 21. yüzyılda kaynaklar için mücadelenin daha medeni bir hale geldiğine, artık petrol savaşlarının değil, suyun konuşulduğuna dikkat çekti.
İmomi, kaynakların sürekli azalmasının, özellikle suyun yaşam ve istikrarın temeli olduğu ülkelerde daha fazla hissedildiğini vurguladı. Tacikistan’ın, büyük nehirlerin kaynağı olarak suyun sadece doğal bir nimet olmadığını çok iyi bildiğini belirten İmomi, “Su, diplomasi, sorumluluk ve misyon demektir. Tacikistan da bu misyonu yüksek sesle, istikrarlı biçimde ve en önemlisi samimiyetle üstlenmiştir.” dedi.
Ülkesinin dağlarla kaplı olduğunu ve bu dağlarda 14 binden fazla buzul bulunduğunu belirten İmomi, Orta Asya’daki nehir sularının yüzde 60’ından fazlasının Tacikistan’da meydana geldiğini aktardı. Bu suların, milyonlarca hektarlık tarım alanı için kaynak sağladığını ifade eden İmomi, iklim değişikliği nedeniyle son yıllarda Tacikistan’ın 1300’den fazla buzulunu kaybettiğini aktardı.
Tacikistan’ın, 20 yılı aşkın süredir küresel su gündemini belirleme konusundaki istikrarlı çabalarını sürdüğünü ifade eden İmomi, Cumhurbaşkanı İmamali Rahman’ın yönlendirmesiyle Birleşmiş Milletler’in su kaynakları konusunda önemli kararlar aldığını hatırlattı. 2018-2028 dönemini kapsayan “Sürdürülebilir Kalkınma için Su” Uluslararası Eylem On Yılı girişiminin, dünya devletlerinin çoğu tarafından desteklendiğini belirtti.
Tacikistan’ın, su alanında Türkiye ile güçlü bir işbirliği yürüttüğünü söyleyen İmomi, Türkiye’nin geliştirdiği sürdürülebilir su kullanım stratejisi sayesinde önemli bir bilgi birikimine sahip olduğunu kaydetti. İki ülke arasındaki işbirliğinin ikili ve çok taraflı platformlarda geliştiğini belirten İmomi, Türk Su Enstitüsü’nün bu süreçte özel bir rol üstlendiğini ifade etti. Enstitünün, Orta Asya ve Afrika ülkeleri dahil birçok ortak projeyi hayata geçirdiğini açıkladı.
İmomi, gerçek anlamda sürdürülebilir bir su politikası için dünya genelinde geniş çaplı işbirliklerinin gerekliliğine dikkat çekti. Bu bağlamda okullar, medya ve sivil araçlar üzerinden yeni neslin su kültürü hakkında eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi. İmomi, “Su hala akıyorken, diyaloğa imkanımız var.” diyerek, suyun baskı aracı değil, inşa aracı olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.