Şurada, zorunlu temel eğitimin 12 yıla çıkartılması; cinsel ve şiddet içerikli yayınlara karşı bir kamuoyu oluşturulması görüşleri de benimsendi.
17. Milli Eğitim Şurası bugün sona erdi. Öğleden sonraki oturumda Hüseyin Çelik, divana çok sayıda ve konu başlığı ile ilgili olmayan önergeler sunulduğunu kaydetti. Çelik, önergelerden ilgisiz olanların gündeme alınmamasını, bazılarının ise birleştirilmesini oylamaya sundu. Öneri kabul edildi.
Şurada bir önerge ile, sözde Ermeni soykırımını inkarı suç sayan Fransa’nın kınanması istendi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik önergenin okunmasının ardından yaptığı konuşmada, “Fransız meclisinden böyle bir tasarının çıkması bizi ve Türk milletini yaralamıştır” dedi. Çelik, söz konusu önergeyi oylamaya sundu. Önerge oy çokluğu ile kabul edildi.
Yabancı ülkelerle öğrenci değişimini ilk ve ortaöğretimi de kapsayacak şekilde genişleten bir başka önergeye Bakan Çelik, “Güzel bir önerge. Ben olsam kabul ederim” diyerek destek verdi. Çelik’in bu sözleri salonda gülüşmelere yol açtı. Önerge yapılan oylama sonrasıda oyçokluğu ile kabul edildi.
Küreselleşme ve AB Sürecinde Türk Eğitim Sistemi konulu raporunda bulunan ‘Herkesin kendi alanında yüksek eğitime yönlendirilmesi teşvik edilmelidir’ şeklideki ifade, dün kabul edilen birinci raporda da bulunması nedeniyle çıkartıldı.
Önergelerin görüşülmesi sırasında CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, “Bakanın bürokratları tarafından çok sayıda önerge verilmiş. Bizim önergelerimiz yok. Ben okunacak mı bilmiyorum ama 3 tane önerge verdim” diyerek tepki gösterdi. Bakan Çelik ise “Biz Anayasa değişikliği yapmıyoruz. Eğitim ile ilgili çok şey söylenebilir ama önergeler şuranın konu başlıkları ile ilgili olmalı. Meclis’te bile bir konuyla ilgili ancak 7 farklı önerge verilebilir” dedi.
Gazalcı’nın okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi yönündeki önergesi görüşülürken Bakan Çelik, bunun fiziksel ve maddi olarak büyük bir yük getireceğine dikkat çekti. Gazalcı’nın önergesi Hüseyin Çelik’in de önerisi ile, ‘Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılması için alt yapı oluşturulması ve çalışmalara hız verilmesi’ olarak değiştirildi ve kabul edildi.
Şurada, cinsel ve şiddet içerikli yayınlara karşı bir kamuoyu oluşturulması görüşü de benimsendi.
“MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN BAŞINDAKİ MİLLİ KELİMESİ BİZİM NAMUSUMUZDUR”
Şura üyesi Zeki Saruhan konuşmasında, Bakan Çelik’in ulusalcılık hakkında daha önce yapmış olduğu açıklamaları hatırlatarak eleştirdi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise Saruhan’ın kullandığı bazı ifadelerden ötürü kendisine söz düştüğünü belirterek, daha önce küreselleşme ile ilgili görüşlerini defalarca ifade ettiğini hatırlattı. Çelik, “Küreselleşmenin hiçbir zaman için iyi olduğunu, derde deva olduğunu söylemedim. Ama şunu biliyorum, gündüz ortasında gözünü kapayanlar sadece kendilerine karanlık yaparlar” diye konuştu. Çelik’in bu sözleri salonda alkışlandı.
Dünyanın bir köy haline geldiğini kaydeden Çelik, “Biz kendimizi bunun dışına itmek istesek de itemeyiz. Küreselleşmeyi ülkelerin aleyhine bir unsur olmaktan çıkartıp, ülke ve insan lehine bir gelişme haline getirebiliriz. Yaklaşımımız budur. ” dedi.
AB’nin Türkiye’nin değerleri ile ilgili hiçbir şeyi dayatamayacağını aktaran Çelik, “AB ben vatanımı seviyorum. Yeri geldiği zaman canımı vatanım için seve seve feda ederim demeyi insan haklarına aykırı buluyorsa; bu tespiti kim yapmışsa, kim dile getiriyorsa şahsım adına, bakanlığım adına halt etmiş diyorum” ifadesini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın AB tarafından yönlendirilen, dayatmaya maruz bırakılan bir bakanlık olmadığını aktaran Çelik, şöyle devam etti: “Onların aklı ile sözleri ile hareket etmiyoruz. Bunu herkes böyle bilsin. Ulusalcılık meselesine gelince, bazı askeri birliklerin üzerinde bir şey yazar: Vatanını en çok seven insan, işini en iyi yapan kişidir. Bu milleti sevmek, bu milletin ruh ve mana köküne sahip olmak, mensup olduğumuz değerlere sonuna kadar bağlı olmak, bizi biz yapan değerlere sadık kalmak, vatanperverlik, milliyetçilik farklı bir şeydir. Türkiye’yi dünyaya kapatan kısır bir ideoloji haline getirilen ve adına ulusalcılık denen ideoloji farklı bir şeydir. Ben o ideolojiye karşıyım. Milli Eğitim Bakanlığı’nın başındaki milli kelimesi bizim namusumuz gibidir. Orada bulunmalıdır, gereği yapılmalıdır. Oradaki millilik kelimesi, bazılarının anladığı anlamda ulusalcılık değildir. Bu yorum farkıdır. Herkes hür düşünür, bu konuda serbesttir. Sayın Saruhan bu anlamda bizim beyanlarımızı ve tavrımızı talihsiz kabul edebilirsiniz ama biz bu yaklaşımın Türkiye için bir talih olduğunu düşünüyoruz”