Biz Bela Okumayız!

Bizde ölenlerin arkasından rahmet dilenir. Tanımıyorsak eğer, helal etmekten imtina edeceğimiz bir hakkımız yoksa üzerinde ya da yaptıklarının yapmadıklarının detaylı bir açıklaması mevcut değilse yakınlığımızda, gıybetinden kaçar rahmetine döneriz yüzümüzü.

Sessiz kalanlarımız da olur elbet, diline güzel sözcükler gelmeyenler, anın hissi içinde çekimserleşenler olur. Ama bela okumayız yine de. Bunu ölen için değil, kalan için böyle öğrenmişizdir belki de. Kalanın Yaratan’a kulluk borcundan. Bilinmez. O ya da bu sebeple, anlaşılır ya da anlaşılamaz mantığıyla içimizdeki, biz ya susar ya rahmet dileriz. Yani öyleydik. Sonra bir şey oldu değiştik.

Ölüleri yargılar, yaşayanları sürükler olduk peşimizden. Toprağa kavuşanın huzura da kavuşmasına izin vermez olduk birden. Bir şey değiştirdi bizi, sihirli bir değnek gibi. Bir ölüye nasıl muamele edeceğimizi, siyasi önderlerden öğrenir olduk biz, ana babamızdan, hacı dedemizden ninemizden öğrendiklerimizi unutup hızla. Oysa bayramlarda uzandığımız eller, aynı temiz kalple ve aynı sonsuz umutla bir bütün olarak duruyor karşımızda.

Genç ölüleri ölmeyi hak etmiş, soysuz katilleri öldürmekte haklı bulur bile olduk. Ya da kimin öldüğüne bağlı olarak yokladık vicdan defterimizi. Çünkü birileri bize öyle öğretmekteydi. Dünyanın geçiciliğini anlayamamış olanların bizi peşlerinden uçurumlara sürüklemesine, kalbimizi boşaltmasına izin verdik. Gideceğimiz yerde karşılaşacaklarımızı, yüzüne bakacaklarımızı unutuverdik. Belki de ‘ne düşünürsek düşünelim ölmeyi hak etmedik, zaten hiç istemedik’ diyecekler, utanacağız sırt çevirdik diye rahmete, gecikmiş bir pişmanlık duyacağız yaşlanamadan öldüler diye.

Bazen durur düşünürüm; ne olsaydı katlanabilirdik bunlara, diye. Tanrısız olsaydık katlanabilir miydik mesela? Ya da beyinsiz olsaydık, en olmadı kalpsiz, ha olur muydu dersiniz? Birbirimize kırdırıldığımız bir dünyayı anlayışla karşılayabilir miydik?

Sonra bunu düşünmekten vazgeçerim. Ne olsaydı hep birlikte karşısında durabilirdik, diye düşünmeye başlarım. Doğrusu da budur. İnancından tutabilen inancından, ideolojisinden tutabilen ideolojisinden, vicdanından merhametinden tutabilen onlardan, ama illa ki bir yerinden tutup insanlığımızı, hep birlikte karşısında durmak gerekliliği var bu olanların.

Meydanları doldurmak değil illa ki, direnmek, savaşmak değil. İnanmamak, kapılmamak, esir olmamak, kandırılmamak en çok. Zaaflarımızdan vurulmamak, vurulup da düşmanlaşmamak. Bu lazım en çok. Ama az ama çok, ama haklı ama haksız, ama öyle ama böyle, yaşamak, bölüşülebilecek kadar ‘çok’ ve çok görülmeyecek kadar ‘hak’, bilmek lazım. Bizim gibi olmayana da hak.

Kapınızın önünü süpürün siz. İnsanı sevin, kılına zarar vermeyin bir kuşun bile. Anlamak için yaşayın, anlattığınız kadar. Fırsatçıları, fesatları, çıkarcıları, kindarları, yalancıları sokmayın aranıza. Sıklaştırın safları,  bir cami avlusuna doluşmadan çok önce.  Ve rahmet dileyin ölene. Çünkü hiçbir şey bize anlatıldığı gibi değil bugünlerde ve temiz değil suyun başı. Birlik olup akmak lazım.

FLAŞ FLAŞ FLAŞ

Cüneyt Ç.’nin Midesinden Uyuşturucu Çıktı

Beşiktaş'ta Fas'tan gelen 52 yaşındaki bir adam, hastanede mide ağrısı nedeniyle muayene olurken uyuşturucu kapsülleri bulundu. Ameliyatla 49 kapsül çıkarılan kişi tutuklandı.

Bankalar Yeni Müşteri Kazanımında Faizsiz Kredi Öncelikli Strateji

Bankalar arasında faizsiz kredi imkanı sunma rekabeti sürüyor, bazıları 100 bin lira kadar finansman sağlamaya başladı.

Avusturya’da Camiye Silahlı Saldırı Gerçekleşti

Aşağı Avusturya'daki bir camiye gece saatlerinde silahlı saldırı gerçekleşti. Olayın detayları henüz netlik kazanmadı.

ÖTV’siz Yerli Sıfır Araç İddialarına Eleştiri Geldi

Hurda teşvikiyle sıfır araçların ÖTV'siz satışı iddiaları sosyal medyada sürerken, otomotiv yazarı bu beklentinin gerçek olmadığını ve gerçekleşme olasılığının bulunmadığını vurguladı.

Gece Kulübü Davası 2 Mart 2024’te Görülecek

İstanbul Beşiktaş'taki gece kulübü yangını davasında, 12. duruşma ertelendi. Dört sanığın tutukluluk durumu ise devam ediyor.