HİBRİT ASKERİ GÜÇ SİSTEMLERİNDE YENİ BİR ADIM

Son yillarda İHA, SİHA, deniz sistemleri, füze ve elektronik harp teknolojileri alanında uluslararası düzeyde dikkat çekici başarılar elde eden Türk savunma sanayisi, şimdi de hibrit askeri güç sistemlerinde iddialı bir girişimde bulunuyor. Kara araçları için geliştirilen yerli hibrit güç grubu, hem teknolojik üstünlüğüyle hem de yüksek yerlilik oranıyla ön plana çıkıyor.

HİBRİT GÜÇ GRUBU TANITILACAK

Anadolu Ajansı’nın “IDEF 2025’e Doğru” başlıklı özel dosyasında yer alan habere göre, Türk savunma sanayisinin milli platformlar için sürdürdüğü motor ve güç grubu projeleri çerçevesinde önemli bir aşama kaydediliyor. ASSAN Group, kendi kaynakları ile geliştirdiği 1360 kW gücündeki hibrit güç grubunu ilk kez duyuruyor.

SAHA TESTLERİ YILIN SON ÇEYREĞİNDE BAŞLAYACAK

Hibrit güç grubu, T-155 K/M Fırtına Obüsleri gibi paletli askeri araçlar için tasarlandı. Şu anda prototip ve test aşamasında bulunan bu sistem, 22-27 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek IDEF 2025 Fuarı’nda sergilenecek. Testlerin tamamlanmasının ardından 2025’in son çeyreğinde araç entegrasyonuna ve saha testlerine başlanması bekleniyor.

SESİZ VE GÜÇLÜ BİR TEKNOLOJİ

ASSAN Group’un hibrit güç grubu, klasik içten yanmalı motor ve otomatik transmisyon sistemlerinin yerini alabilecek bir yapı sunuyor. Düşük yakıt tüketimi, uzun menzil, düşük bakım maliyeti ve yüksek hareket kabiliyeti, sistemin sağladığı başlıca avantajlar arasında. Ek olarak, sessiz intikal yeteneği ve düşük termal/akustik iz bırakma özellikleri, muharebe sahasında keşfedilme riskini de azaltıyor. Ayrıca, harici enerji kaynağı olarak kullanılabilmesi, operasyonel çeşitliliği artırıyor. Kullanıcılara belge gerektirmemesi, bu teknolojinin ihracatını kolaylaştırarak Türk savunma sanayisinin dışa bağımlılığını azaltıyor ve ihracat gelirlerini artırıyor.

MODÜLER TASARIMLA ÇOKLU PLATFORM UYUMU

Geliştirilen hibrit sistem, sadece Fırtına Obüsleri için değil, farklı zırhlı kara platformlarında da kullanılabilecek modüler bir yapıya sahip. Bu özellik, hem yerli hem de yabancı askeri araç üreticileri için cazip bir çözüm sunuyor. Türkiye’nin motor teknolojilerindeki gelişim sürecine katkıda bulunan bu proje, aynı zamanda savunma sanayisinin yerlileşme oranını artırmak için stratejik hedeflere doğrudan destek veriyor.