İSRAİL’İN ETKİSİ ARTARKEN ABD’NİN ROLÜ AZALIYOR
İsrail’in İran’a karşı gerçekleştirdiği son askeri operasyonların ardından analistler ile eski diplomatlar, Orta Doğu’daki gelişmelerin artık İsrail tarafından yönlendirildiğini ifade ediyor. Amerikalıların birçok cephede savaş yürüttüğü dönemlerde, ABD bu olaylarda aktif bir rol üstlenirken, günümüzde yan rol konumuna düşmüş durumda. Bu durum, oldukça kayda değer bir değişiklik olarak görülüyor. Amerika, tarih boyunca Orta Doğu’daki çatışmaların seyrini değiştirmek amacıyla bazı cesaret verici adımlar atmıştı; ancak şimdi İsrail, Hizbullah, Hamas ve İran üzerinde etkisini artırarak tırmandırılan çatışmalarla kendisi belirleyici bir güç haline geliyor. Başkan Joe Biden, bu dönem zarfında etkisinin oldukça sınırlı olduğunu düşünüyor ve öncelikle diplomatik manevralarla uğraşıyor.
AMERİKA’NIN ÇABALARI SINIRLI KALDI
ABD, bazı çabalarının etkilerini göstermeye başladığını belirtiyor. Örneğin, İran’ın bu ay başında İsrail’i balistik füzelerle hedef almasına misilleme olarak, İran’daki belirgin nükleer zenginleştirme ve petrol üretim tesislerini vurması konusunda uyarılar alıyor. Ancak, Hamas ile Gazze’de ateşkes sağlanması için yürütülen müzakereler gibi daha iddialı girişimler herhangi bir başarıya ulaşamıyor. ABD, Orta Doğu’da felakete yol açacak bir savaştan kaçınacak kapsamlı bir strateji geliştirmemişken, Netanyahu’nun liderliğinde İsrail’in çatışmayı tırmandırdığı da gözlemleniyor. Uzmanlar, Netanyahu’nun amacı doğrultusunda Hamas’ı zayıflatırken tüm düşmanlarına karşı daha sert bir tutum sergilediğini vurguluyor.
RUSYA VE ÇİN’İN YENİ FIRSATLARI
Johns Hopkins Üniversitesi’nden Vali R. Nasr, “Ortağı olan küçük ittifakın bölge için daha geniş bir vizyona sahipken, büyük ortağın olaylara yanıt vermek zorunda kaldığı bir kopukluk var. Bu durum Amerika Birleşik Devletleri için iyi bir durum değil” diyor. Çin ve Rusya’nın ABD’nin Orta Doğu’daki yetersizliğinden kaynaklanan bu boşluktan faydalanabileceği yönünde yorumlar yapılıyor. Bu, Putin’in Ukrayna üzerindeki etkisini artırabileceği gibi, Şi Cinping’in de Tayvan’a yönelik eylemlerine teşvik edici olabilir. Ayrıca, bölgedeki geniş kapsamlı bir çatışma, kaçınılmaz olarak ABD’yi de içine çekecektir.
AMERİKA’NIN POLİTİKASINDA MUHTEŞEM BİR DÖNEM
ABD, şu anda Hizbullah ve İran’ı caydırmak amacıyla Akdeniz’e savaş gemileri gönderdi ve İsrail’e operasyonel destek sağladı. Nasr, “İsraillilerin ısrarla varsaydığı şey, geniş çaplı bir savaş durumunda ABD’nin yanında yer alacağı” ifadesinde bulundu. Orta Doğu’daki çatışmalar, ABD’de siyasi belirsizliğin en üst düzeye ulaştığı bir dönemde patlak veriyor. İsrail’in İran’a karşı gerçekleştirdiği misilleme, başkanlık seçimleri öncesinde gerçekleşti. Gazze savaşında Biden ile Harris arasında belirgin bir farklılık olmaması dikkat çekiyor; ancak Trump, Netanyahu ile daha yakın bir bağ kurarak, ABD’nin İsrail’e olan destek politikasını eleştiriyor.
GELECEKTE AGRESİF ADIMLAR OLABİLİR
Analistler, Trump’ın galibiyeti durumunda İsrail’in İran’a karşı daha cesur ve agresif adımlar atabileceğini öngörüyor. Diplomatik geçmişe bakıldığında, ABD’nin tarihsel olarak Ortadoğu’daki karışıklıkları değişim için fırsata dönüştürebildiği gözlemleniyor. Ancak, mevcut çatışmaların doğası, belirsiz liderlik yapıları ve İran’ın yaklaşımındaki kararsızlık, durumu karmaşıklaştırıyor. ABD’nin eski büyükelçilerinden Daniel C. Kurtzer, “Eğer İsrail, düşmanlarını zayıflatmışsa, bu durum bir fırsat” derken, mevcut koşulların geçmişteki çatışmalardan farklılık gösterdiğini vurguluyor. Kurtzer, “Bir vizyon var ama bu işe yaramıyor. Sadece çatışmayı sürekli kılıyor” açıklamasında bulundu.