RADYOAKTİF SIZINTI RİSKİ ÜZERİNDEN YORUMLAR
İsfahan’daki uranyum dönüştürme tesisi nedeniyle oluşabilecek radyoaktif sızıntı, ABD’nin düzenlediği saldırının ardından uluslararası kamuoyunda önemli bir tartışmaya neden oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erol Kam, konuyla ilgili olarak “Nükleer serpinti olması için çalışan bir reaktörün hedef alınması gerekir, burada o yok” ifadelerini kullandı. Ancak Kam, “Sızıntı olursa rüzgârla ABD’ye bile ulaşabilir. Bu sadece İran’ın değil, tüm bölgenin sorunu olur” şeklinde uyarıda bulundu.
ÇERNOBİL VE FUKUŞİMA İLE KIYASLAR
Prof. Kam, sözlerini sürdürerek, “Tesiste çalışan reaktör yok, bu nedenle Fukuşima veya Çernobil ölçeğinde bir felaket mümkün değil. Ancak uranyum işleme ortamı zarar gördüyse, düşük yoğunluklu bir riskten söz edilebilir” dedi. Kam, İsfahan’daki potansiyel riskin çok daha büyük olduğunu, Fordo ve Natanz’ın uranyum zenginleştirme, İsfahan’ın ise dönüştürme tesisi olmasıyla açıkladı.
TESİSLERİN DERİNLİĞİ VE GÜVENLİK
Ayrıca, Kam, bu tesislerin yüzeyin en az 100 metre altında yer aldığını belirtti: “Bu derinlik, olası serpintiyi önler. IAEA’nın tesislerdeki anlık ölçüm dedektörleri de hâlihazırda bir radyasyon artışı olmadığını gösteriyor.” Bu durum, sızıntı olasılığını önemli ölçüde azaltıyor.
İRAN’IN ÖNLEM ALDIĞI BELİRTİLİYOR
Nükleer Enerji Uzmanı Prof. Dr. Niyazi Meriç, Türkiye gazetesiyle yaptığı konuşmada, İran’ın olası bir saldırıyı önceden tahmin ettiğini ve zenginleştirilmiş uranyumu ile gazları farklı tesislere taşıdığını belirtti. Meriç, “Uranyum hekzaflorür gazı zarar görüp sızarsa, nemle birleşerek hidroflorik asite dönüşür ve bu en fazla 3 ila 5 kilometrelik bir alana zarar verir. Atmosfere karışmaz, kısa sürede temizlenebilir” dedi. Ayrıca, tesislerin Türkiye’ye uzaklığı nedeniyle doğrudan bir nükleer risk olmadığını ve saldırının amacının nükleer silah değil, caydırıcılık mesajı taşımak olduğunu ifade etti.
then "Add to Home Screen"