ULUSLARARASI ÇAY GÜNÜ’NÜN KUTLANDIĞI TARİH
Birleşmiş Milletler, çayın tarihi, kültürel ve ekonomik değerine dikkat çekmek için 2019 yılında 21 Mayıs’ı Uluslararası Çay Günü olarak belirledi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2012-2022 yılları arasında dünya genelinde çay tüketimi yıllık yüzde 3,3 oranında artarak 6,5 milyon tona ulaştı. Bu tüketimin 3 milyon tonu, yani yüzde 46’sı Çin tarafından gerçekleşti. İkinci en büyük tüketici Hindistan, 2022 yılı itibarıyla 1,16 milyon tonlık tüketimi ile yaklaşık yüzde 18’lik paya sahipken; Türkiye 250 bin ton, Pakistan 247 bin ton ve Rusya 132 bin ton ile onu takip ediyor. Kişi başına çay tüketiminde Türkiye lider konumda. Çevrim içi istatistik portalı Statista’nın verilerine göre Türkiye, yılda kişi başına 3,16 kilogram çay tüketiyor. İrlanda 2,19 kilogramla, Birleşik Krallık 1,94 kilogramla, İran 1,5 kilogramla ve Rusya 1,38 kilogramla Türkiye’yi izliyor. Çay sektörü, küçük çiftçiler ve aileleri de dahil olmak üzere 13 milyondan fazla insanı destekliyor.
ÇAY ÜRETİMİ VE İKLİM GEREKSİNİMLERİ
Çay üretimi, özel iklim gereklilikleri nedeniyle sadece belirli bölgelerde yapılabiliyor. Dünya genelinde çay yetiştiriciliği, 0-20 kuzey ve güney enlemleri arasında gerçekleştiriliyor. Bu bölgeler dışındaki mikroklima alanlarda da çay yetiştirilebiliyor. Selışık, “Yağışın bol, iklimin sıcak olduğu bölgeler, çay için ideal görülüyor. Ancak yıllık sıcaklık ortalamasının 14 derecenin altına düşmemesi, yağışın 2000 milimetreden az olmaması, yağmurun aylara düzenli dağılımı üretimi destekliyor. Çay yetiştirmek için nemin en az yüzde 70 olması şart. Çayın ekildiği yerde sıcaklığın 0’ın altına düşmemesi, hatta 5 derecenin altında olmaması gerekiyor.” dedi. FAO’nun 2024 verilerine göre, dünya genelinde çay yetiştirilen toplam alan son 5 yılda yaklaşık yüzde 8 artarak 2022’de 5,3 milyon hektara ulaştı. Bu alanın yaklaşık yüzde 64’ü Çin’de, yüzde 11’i Hindistan’da bulunuyor.
İKLİM KRİZİNİN ETKİLERİ
İklim krizi, çay üreticileri için en önemli sorun olarak öne çıkıyor. Selışık, “Üreticilerin sıkıntısı hem çayın yetişme koşullarındaki dalgalanmalardan hem de çay yetiştirilen bölgelerin geleceğini tahmin edememekten kaynaklanıyor.” ifadesini kullandı. Doğu Afrika’da yapılan öngörüler, 2050 yılına kadar çay yetiştirilen alanların yüzde 55 oranında azalabileceğini gösteriyor. Kuzey Doğu Hindistan’da, geniş ölçekli iklim modellemeleri çay üretiminde 2050 yılına doğru yüzde 40 düzeyinde bir düşüş bekliyor.
ÇAY ATIKLARININ DÖNÜŞÜMÜ
Çay üretimi sırasında oluşan atıklara da dikkat çeken Selışık, “Sadece Çin, yılda 5 milyon tondan fazla kesilmiş saplar, atılmış yapraklar ve tomurcuklar gibi üretim sürecinden kaynaklanan atıklar üretiyor. Hindistan’da ise bu rakam yıllık 190 bin tonu buluyor.” dedi. Selışık, çay çöplerinin atık olmaktan çıkarılıp katma değerli malzeme ya da ürünlere dönüştürülebileceğini belirtti. Ayrıca, organik madde zenginliği sayesinde bu atıkların çeşitli alanlarda kullanılabileceğini ifade etti.
ÇEVRESEL ETKİLER VE ÇÖZÜMLER
Çay yetiştirme koşullarının sürekli aynı bölgelerde olması, toprakların zarar görmesine neden oluyor. Selışık, bu durumun önüne geçmek için kimyasal gübrelerle bozan çiftçilik uygulamalarından uzaklaşılması gerektiğini vurguladı. Çay endüstrisinin çevresel ayak izinin azaltılması ve iklime dayanıklılığının artırılması adına yapılacak çeşitli değişikliklerin önemine dikkat çekti.
then "Add to Home Screen"