İZPA Genel Müdür Vekili Aykut Uçar, yangınların ağır sonuçları hakkında bilgi verdi. Uçar, yangınların İzmir kent merkezine yakın, doğal alanların yoğun olduğu bölgelerde meydana geldiğini ifade etti. Geçmiş yıllarda da benzer yangınlar çıktığını hatırlatan Uçar, “Önemli bir tarım havzası ve doğal alan. Habitatları, ekosistemleri açısından da kıymetli bir alan. Burada yaşadığımız kayıp hem ekolojik hem de ekonomik boyutta sarsıcı oldu. Oradaki doğal alanı, habitatları kaybetmek İzmir için büyük kayıp. Bu bölgede pek çok endemik bitki türü ve yaban hayvanı bulunmaktadır. Biz onların yaşam alanlarını kaybettik” dedi.

HAYVANCILIK ÜZERİNDEKİ ETKİLER

Uçar, Menderes ve Seferihisar’daki bölgelerin önemli tarım havzaları olduğuna dikkat çekerek, “Karakoç ve Orhanlı derelerinin ekolojik ünitelerinin batı ve doğu yamaçları yangınlardan etkilendi. Sadece orman alanları değil, tarım alanlarını da yitirdik. Özellikle buradaki hurma zeytinliği ciddi şekilde zarar gördü. Ayrıca bölgede yürütülen arıcılık ve bağcılık da olumsuz etkilendi. Ancak orman yangınlarından en fazla hayvancılık etkilendi. Özellikle bu bölgelerde küçükbaş hayvancılık yaygın. Yangından etkilenen küçükbaş hayvan sayısının 50 bin civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Çünkü buralarda hayvancılık meralarda doğal yöntemlerle gerçekleştiriliyordu. Yangınlar nedeniyle bu alanlar kayboldu, bu durum ekonomik olarak ciddi bir kayıp oluşturacak” diye konuştu.

ALANLARIN ONARILMASI ÖNEMLİ

Uçar, hurma zeytini, meyve ve sebze bahçelerinin de yangından etkilendiğini belirterek, “Ekonomik kayıplar arasında derleyicilik faaliyetlerinde de azalma yaşayacağız. Bu bölgede yaşayan köylüler, ormanlardan ve doğal alanlardan beslenip üretiyordu. Yerel yönetimlerin bu alanların hızla onarılması ve köylüye kazandırılması konusunda destek vermesi çok önemli. İzmir Büyükşehir Belediyesi yangınlardan sonra barınma, gıda ve tarım konusunda gereken desteği sağlıyor” dedi.

ORMAN YANGINLARININ EKONOMİK MALIYETİ

İZPA Bilim Kurulu Üyesi Dr. Ufuk Özkan, doğal afetlerin önlenmesinin zararı telafi etmekten daha ekonomik olduğunu belirtti. Özkan, afetlere karşı hazırlıklı olmanın önemini vurguladı ve “Bu tür krizlere ne kadar iyi hazırlanırsak, hem yangın sayısını hem de şiddetini sivil halk için o kadar azaltabiliriz. Türkiye’de orman teşkilatımızın uzun yıllara dayanan güçlü bir deneyimi var. Ancak, orman alanlarının üzerindeki insan baskısı, artan nüfus ve şehirlerin genişlemesiyle birlikte giderek artıyor. Bu durum orman yangınlarından kaynaklanan zararın artmasına yol açıyor” şeklinde açıklamada bulundu. Özkan, Türkiye genelinde 1 Haziran ile 1 Temmuz tarihleri arasında çıkan yaklaşık bin 600 yangının yüzde 40’ının ormanlık alanlarda, yüzde 60’ının ise orman ve kentlerin kesişim noktalarında gerçekleştiğini belirtti.

İNSAN KAYNAKLI YANGINLAR

Özkan, orman yangınlarının yüzde 87’sinin insan kaynaklı olduğunu belirtti ve “Akdeniz Havzası’nda iklim koşulları bizim lehimize çalışmıyor. İzmir’de yağışlar yüzde 45 oranında azaldı, havzalardaki su kaynakları neredeyse tükendi. Kuraklık, rüzgarın kurutucu etkisi ve düşük nem, yangın riskini artırıyor. Özellikle kent-orman geçiş alanlarının entegre yönetimi ve kamu kurumları arasındaki uyum büyük önem taşıyor” dedi ve vatandaşların da alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiğinin altını çizdi.

KOORDİNASYONUN ÖNEMİ

Afetlerin yalnızca yönetenleri değil, etkilenenleri de kapsadığını vurgulayan Özkan, “Yönetenler ve etkilenenler birbirinden bağımsız hareket ettiğinde, koordinasyonsuzluk ortaya çıkıyor. Kurumların olduğu kadar halkın da sorumlulukları var. Orman kaynaklarımız ulusal bir kaynak, bu nedenle ormanları kullanırken dikkatli olmalıyız. Yangınların büyük çoğunluğu insan kaynaklı ve çoğu ihmal nedeni ile çıkıyor. Bu nedenle dikkatli olmalıyız” ifadelerini kullandı.