AVRUPA’DA YAŞLANAN NÜFUSUN ETKİLERİ
Avrupa genelindeki yaşlanan nüfus ve azalan genç iş gücü, sosyal güvenlik sistemlerinde yeni krizlerin habercisi oluyor. Almanya bu bağlamda en ön planda yer alıyor. Ülke, hem emeklilik yaşı hem de emekli maaşlarının sürdürülebilirliği konusunda kayda değer bir çıkmazla karşı karşıya.
EMEKLİLİK YAŞINA YENİ DÜZENLEMELER GELİYOR
Almanya Ekonomi Bakanı Katherina Reiche, toplumdaki yaşlanma ve doğurganlık oranlarının düşüşü nedeniyle emeklilik yaşının 70’e çıkarılmasının gerekli olduğunu duyurdu. Bakan, “Emekli nüfus hızla artıyor, çalışma çağındaki gençlerin üzerindeki yük dayanılmaz boyutlara ulaşıyor.” ifadesini kullandı. Reiche, emeklilik yaşının yükseltilmesinin sosyal güvenlik sisteminin çöküşünü önlemek ve genç nüfus üzerindeki baskıyı azaltmak için zorunlu olduğunu belirtiyor.
MUHALEFETTEN TEPKİLER YAĞIYOR
Bu öneri, Almanya’da uzun zamandır tartışılan emeklilik sistemine yeni bir boyut kattı. Muhalefet, özellikle Sol Parti ve Yeşiller Partisi, bu teklife sert karşılık veriyor. Sol Parti lideri Ines Schwerdtner, Bakan Reiche’yi “büyük şirketlerin çıkarlarını kollamakla” itham etmekte ve “40 yıl çalıştıktan sonra herkesin yoksulluk sınırı üzerinde bir emekli maaşı alması gerekir. Kimse zorla daha uzun çalıştırılmamalı.” şeklinde konuşuyor. Schwerdtner, çalışmanın uzatılmasının milyonlarca çalışana yoksulluk riski getireceğinin endişesini ifade ediyor. Yeşiller Partisi ise, Almanya’da yasal emeklilik yaşının 2031 yılına kadar kademeli olarak 67’ye yükselebileceğini hatırlatırken, Reiche’nin bu durumu göz ardı ettiğini savunuyor. Yeşil Parti milletvekili Andreas Audretsch, fiziksel olarak zorlayıcı işlerde çalışan kişilerin 67 yaşında emekli olmasının bile zorluğunu vurguluyor.
NÜFUSUN YENİLENEMEMESİ SORUN YARATIYOR
Almanya’da kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı yaklaşık 1,35, nüfusun kendini yenilemesi için gereken 2,1 rakamından oldukça düşük. Bu durum, genç nüfusun azalması ve çalışma çağındaki bireylerin sayısının düşmesi anlamına geliyor. Daha az genç birey, daha fazla emekli demekken, sosyal güvenlik sistemine ciddi bir yük bindiriyor. Halk arasında bu konuya dair farklı görüşler bulunuyor. Bazı kesimler, demografik gerçekler nedeniyle çalışma süresinin uzatılmasının kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Ancak ağır işlerde çalışan bireyler ve sağlık durumu iyi olmayan yaşlılar için bu önerinin kabul edilebilir olmadığı ifade ediliyor. Bazı katılımcılar ise, vergi adaleti ve gelir eşitsizliğine dikkat çekerek, zenginlerin daha fazla vergi ödemesi gerektiğini ileri sürüyor.
ALMAN BASINI KRİZİ AŞMAK İÇİN YENİ ÇÖZÜMLER ÖNERİYOR
Alman basını, Die Zeit ve Bild gibi önde gelen gazeteler, emeklilik yaşının yükseltilmesinin ekonomik açıdan kaçınılmaz olduğunu kabul etse de, bu adımın Almanya’nın krize girmiş ekonomisini tek başına kurtaramayacağını vurguluyor. Gazetelerde sosyal adalet ve iş gücünün fiziksel kapasitesi arasında denge kurulmasının gereği üzerinde duruluyor. Ayrıca, kadınların iş gücüne katılımının artırılması ve göçün kontrollü bir şekilde yönetilmesi gibi çözüm önerileri öne çıkıyor. Yapılan bir analizde, Almanya’nın çalışma çağındaki nüfusunun 2036 yılına kadar 7 milyon azalacağı belirtiliyor ve iş gücü açığının önemli olduğu, göçün bu açığı kapatmada büyük rol oynaması gerektiği ifade ediliyor. Ancak göçün, belirli niteliklere sahip alanlarda gerçekleştirilmesi gerektiği de vurgulanıyor. Gazeteler, “63 yaşında emeklilik kolaylıklarının kaldırılması gerekiyor, ancak emeklilik yaşının artırılması tek başına çözüme yetmez” düşüncesiyle kapsamlı sosyal ve ekonomik reformların şart olduğuna dikkat çekiyor.