Rusya’nın St. Petersburg kentinde önemli bir konferans düzenlendi. Bu konferans çerçevesinde, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, düzenlediği haftalık basın toplantısında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

KARADENİZ’DE GÜVENLİĞE YÖNELİK TEHDİT

Zaharova, toplantıda yaptığı konuşmada, Ukrayna’nın Karadeniz’de uluslararası sularda seyir eden “KAIROS” ve “VIRAT” adlı gemilere ve Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu’na (CPC) yönelik geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği saldırıları hatırlattı. Saldırının “terör eylemi” olduğunu vurgulayan Zaharova, “Bu terör eylemleri, Ukrayna meselesinin çözüm sürecini baltalama ve Karadeniz’de seyir güvenliğine zarar verme amacıyla yapıldı. Bunun bir bedeli olacak.” şeklinde ifadelere yer verdi.

İSTİŞARELERİN ÖNEMİ

Enerji pazarlarının, çeşitli mücadelelere sahne olduğunu dile getiren Zaharova, bunun tedarik zincirlerinin bozulması ile birlikte jeopolitik gerginliğin artmasına ve enerji altyapısının güvenliği için riskler oluşturmasına neden olduğunu belirtti. Ukrayna tarafının müzakere temsilcilerini değiştirmesine ilişkin olarak ise “Bizim için temsilciler değil, meselenin temel nedenlerini ortadan kaldıracak istişareler önemli.” yanıtını verdi.

Avrupa Birliği’nin (AB) dondurulan Rus varlıklarına el koyma kararını sert bir dille eleştiren Zaharova, “Bu cevapsız kalmayacak. Buna karşı alınacak önlemler üzerinde çalışmalar sürüyor.” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Danimarka’da Ukrayna için katı roket yakıtı üretecek bir fabrikanın inşaatına başlandığını hatırlatan Zaharova, bunun gerginlik yaratabileceğine dair görüş belirterek, “Rusya, buna karşı askeri teknik tedbirler alacak.” dedi.

ENERJİ KAYNAKLARININ ETKİSİ

Zaharova, Avrupa Birliği’nin Rusya’dan doğal gaz alımını 2027’de sonlandırma kararına ilişkin olarak, “Rus enerji kaynaklarının tedarikinin durdurulması, AB’ye zarar veriyor.” açıklamasında bulundu. Ermenistan’ın Karabağ sorununun çözümüne dair müzakerelerle ilgili olarak yayımladığı eski belgeleri de değerlendiren Zaharova, “Erivan, Minsk Grubu eş başkanlarından oluşan üçlü çalışma grubunun belgelerini ve devlet başkanlarının yazışmalarını yayımlayarak etik normları hiçe saydı.” ifadelerini kullandı.