Rutte, Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde Berlin’de, Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’un moderatörlüğünde gerçekleştirilmiş bir panelde konuşma yaptı. NATO Genel Sekreteri, “Bugün burada, NATO’nun şu anki durumunu ve bir çatışma patlak vermeden önce onun engellenmesi için neler yapmamız gerektiğini açıklamak için bulunuyorum. Rusya’nın bir sonraki hedefi biziz” şeklinde ifade etti. Rutte, savunma üretimindeki artışa değinerek, bu gelişmelerin “tebrik edilecek bir durum” olmadığının altını çizerken, “Korkarım ki; fazla kişi sessiz bir kayıtsızlık içinde. Çok fazla kişi aciliyeti hissetmiyor ve zamanın bizim lehimize işlediğini düşünüyor. Bu yanlış. Harekete geçme zamanı şimdi” uyarısında bulundu.

SAVUNMA HARÇLARI ARTIYOR

Genel Sekreter, “Savunma harcamaları ve üretimi hızla artırılmalı. Silahlı kuvvetlerimizin güvenliğimizi sağlamak için ihtiyaç duyduğu donanıma sahip olması gerekiyor. Ukrayna’nın da kendini savunmak için ihtiyaç duyduğu şeylere şimdi ulaşması şart” değerlendirmesinde bulundu. Rutte, Rusya’nın NATO’ya ve Ukrayna’ya karşı daha da “pervasız, umursamaz ve acımasız” hale geldiğini belirterek, bu ülkenin aylık 2 bin 900 insansız hava aracı ürettiği tahminlerini aktardı.

BARİŞ ANLAŞMASI ZOR GÖRÜNÜYOR

Ukrayna’daki barış anlaşmasının Noel öncesinde sağlanma olasılığına ilişkin bir soruya Rutte, “Bunu söylemek zor” yanıtını verdi. ABD öncülüğündeki müttefiklerin bu yönde çok emek harcadığını belirten Rutte, “Ukrayna konusunda, ABD ve Avrupa’nın aynı noktada buluşacağını düşünüyor muyum? Evet, kesinlikle. Bence yapabiliriz. Ancak Rusların kabul edeceğinden emin miyim? Bilmiyorum” ifadelerini kullandı. Rutte, bu durumun Rusya için yaklaşan “büyük bir sınav” niteliği taşıdığını vurguladı.

ABD’NİN STRATEJİSİ VE AVRUPA

Rutte, ABD’nin ulusal stratejisinde yer alan ve sıklıkla dile getirilen Avrupa’ya yönelik eleştirilerle ilgili olarak, “(Strateji) Aslında Avrupa güvenliğine olan tam bağlılık, NATO’ya olan tam bağlılık ve ‘Avrupa-Atlantik bölgesini ancak birlikte hareket ederek savunabileceğimiz’ gerçeğine tam bağlılığı öngörüyor. Tartışılabilecek birçok konu var ama bunun özündeki gerçek bu” şeklinde yorumda bulundu.