Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’ye dönenlerin sayısı 580 bini buldu” ifadesini kullanarak, geri dönüşlerin huzur ortamının kalıcı hale gelmesi ile birlikte hız kazanacağını belirtti. Ayrıca, Dışişleri Bakanlığı’nın dikkatli bir hazırlık süreciyle söz konusu konferansı başarıyla gerçekleştireceğine inandığını dile getirdi. Erdoğan, sivil toplum örgütleri ve uluslararası medya gibi yeni aktörlerin, geleneksel diplomasiye dijital dinamikler eklediğini ve uluslararası sistemin son 30 yılda çok taraflılıktan çok kutupluluğa dönüşümünü gözlemlediklerini ifade etti.
ULUSLARARASI SİSTEMİN DÖNÜŞÜMÜ
Erdoğan, insan hakları ve küresel adalet gibi kavramların daha fazla gündemde yer edinmeye başladığını ancak bu durumun, insani krizler, savaşlar ve çatışmaların çözülmesi yerine sorunları daha da derinleştirdiğini vurguladı. Geçmişte yaşanan dünya savaşları, holokost gibi olayların, küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin şekillenmesinde önemli dersler sunduğunu belirtti. Bununla birlikte, Ruanda’daki soy kırımı ve Bosna’daki katliamlar gibi acıların, bu sistemlerin varlığına karşı bir tezat oluşturduğunun altını çizdi.
SURİYE’DEKİ GÜVENLİK SORUNLARI
Suriye krizine dikkat çeken Erdoğan, bu ülkede 600 binden fazla kişinin Baas rejimi tarafından hayatını kaybettiğini ve milyonlarca Suriyelinin ülkesini terk ettiğini belirtti. 13.5 yıl boyunca süren katliamlar esnasında dünya genelinden pek az ülkenin ses çıkardığını hatırlatan Erdoğan, Gazze’de de 70 binin üzerinde Filistinli’nin hayatını kaybettiğini ekledi. Gazze’deki çocukların, soykırımın tanıkları olarak yaşam mücadelesi verdiklerini vurguladı.
AİLELERİN DERTLERİ
Erdoğan, Gazze’nin 365 kilometrekarelik bir alana yayıldığını ve nüfusunun soykırım öncesinde 2.3 milyon civarında olduğunu hatırlattı. Gazze’ye atılan bombaların, Hiroşima’ya atılanlardan 14 kat fazla olduğunu ifade ederek, bu durumun uluslararası adalet mekanizmasındaki eksiklikleri gözler önüne serdi. Türkiye’nin, bu bölgedeki mültecilere destek vermesi gerektiğini hatırlattı ve adil bir uluslararası sistem kurulabilmesi için ülkesinin ekonomik, askeri ve diplomatik gücünü artırma gerekliliğini savundu.
KÜRESEL SORUNLAR VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ
Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin stratejilerini belirleme konusunda kararlı adımlar attığını ifade ederken, “Türkiye yüzyılı” idealini gerçekleştirmek için çok boyutlu diplomasi politikaları uygulandığını dile getirdi. Dış ilişkilerin yürütülmesinde Türkiye’nin hariciye teşkilatına büyük sorumluluk düştüğünü belirtti ve ülkesinin uluslararası alandaki duruşunun önemine dikkat çekti. Türkiye’nin, her alanda büyümeye devam ettikçe uluslararası siyasetteki etkisinin de artığını vurguladı.
BARIŞ VE İSRAİL’LE İLİŞKİLER
Erdoğan, dünya genelinde ekonomik, ticari ve diplomatik ilişkiler geliştirmeye çalıştıklarını belirterek, ABD Başkanı ile başlatılan sürecin neticelerinde elde edilen barış ortamının önemini dile getirdi. Ateşkesin korunmasının önceliği olduğunu, insani yardım gönderimlerinde farklarını koruduklarını ifade etti. Ayrıca, Suriye’de benzer bir çaba sarf edildiğini ve Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapandığını belirtti.
UKRAYNA KRİZİ VE İYİLEŞTİRMELER
Rusya-Ukrayna savaşında her iki ülke ile sağlanan görüşmelerin, insani alanda önemli kazanımlar getirdiğini belirten Erdoğan, Türkiye’nin bu süreçte öncülük ettiğini ifade etti. Karadeniz’deki ticaretin korunmasına yönelik dikkatli adımlar atıldığını aktardı ve yaşanan saldırıların seyrüsefer güvenliğini tehdit ettiğine dikkat çekti.
SAVUNMA SANAYİ VE İTHALAT HEDEFLERİ
Yurt dışında yaşayan vatandaşlara destek olmanın büyük önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin yurt dışındaki savunma sanayi zarflarını büyütmeye devam edeceğini ifade etti. 2028 yılı hedefleri arasında savunma ve havacılık ihracatını 11 milyar dolara ulaştırmak olduğunun altını çizdi. Ayrıca, sıfır atık projesinin önemine değinerek, önümüzdeki yıl yapılacak COP31 Zirvesi için Antalya’nın ev sahipliği yapacağını açıkladı.
then "Add to Home Screen"