TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Ahmet DAVUTOĞLU tarafından Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 99. maddesi gereğince yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
İdris BALUKEN
HDP Grup Başkanvekili
Diyarbakır Milletvekili
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında 2 Aralık 2015 tarihinde tarafların daha evvel mutabık kaldığı 16 Ekim 2015 tarihli protokol gereği anlaşmaya varılmıştır. Anlaşma gereği; Türkiye, AB’ye olan göçü kontrol altına alacak, AB sınırlarına daha önce Türkiye üzerinden geçiş yaptığı tespit edilen düzensiz göçmenler Türkiye’ye iade edilecektir. AB’de bu bekçiliğin karşılığında Türkiye’ye üç milyar avro finansal destek verecek ve AB’ye giriş sürecinin canlanmasını sağlayacaktır. Ayrıca Ekim 2016’ya kadar, Geri Kabul Anlaşması'nın etkin bir şekilde uygulanması dâhil göçmen ve mültecilerle ilgili vaatleri yerine getirmesi durumunda Türkiye vatandaşlarına Schengen Bölgesi'nde vize serbestisi getirilebileceği iddia edilmiştir.
Yine Avrupa topraklarına erişebilen uluslararası koruma ihtiyacı olan kişiler Yunanistan, Bulgaristan ve İtalya gibi AB sınır ülkelerinde insani olmayan koşullarda yaşamaya mecbur bırakılmış ve neredeyse tüm uluslararası koruma başvurucusu “düzensiz göçmen” olarak tanımlanıp geri göndermeye çalışılmıştır. Raporlardan da görüleceği üzere Türkiye’ye komşu AB ülkelerinde uluslar arası koruma bulmak bir istisnaya dönüşmüştür.
Türkiye'de sayıları 3 milyona yaklaşan Suriye ve diğer ülkelerden koruma amacıyla gelenler Türkiye’deki haklarından yeterince yararlandırılmadıkları için gelecek kaygısı ile yönlerini AB ülkelerine çevirmiş durumdadırlar. AB’nin kuzeyinde yer alan ülkelere varmak için hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmemektedirler. Mültecilere çalışma izni, yeterli eğitim ve sağlık imkânına erişim gibi temel haklardan yararlanmaları sağlamadığı takdirde Avrupa'ya gitmeye çalışan ve tehlikeli yolculuklarda hayatlarını kaybeden mültecilerin sayısı her geçen gün artacaktır.
AB, Türkiye’den gelen göçü engelleyemediği gibi yasal erişim imkânı sağlayacak adımları da atmamaktadır. Mevcut düzensiz göçü de Türkiye ile yapacağı anlaşmalarla Türkiye’ye güvenlik önlemleri ile engelleme görev ve misyonu biçilmektedir. Her ne kadar mültecilerin bu anlaşmalar dışında kalacağı, anlaşmaların sadece düzensiz göçmenleri kapsadığı söylense de Avrupa ülkelerindeki mülteci-göçmen ayrımının ne kadar adaletsiz ve sübjektif olduğu görülmektedir. Anlaşmaların yürürlüğe girmesi ile uluslararası korumaya ihtiyacı olan yüz binlerce kişinin düzensiz göçmen olarak etiketlenip Türkiye’ye geri gönderilmeleri kuvvetle muhtemeldir.
-
Hükümet, Türkiye’ye sığınmış mültecileri AB’ye karşı kendi isteklerini dayatmak ve kabul ettirmek için mi kullanmaktadır?
-
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan KUZU’nun 2 Aralık 2015 tarihinde Twitter hesabından paylaştığı “AB nihayet Türkiye’nin restini anladı ve kesenin ağzını açtı. Ne demiştik? “sınırı açar tüm Suriyeli mültecileri üzerinize salarız” mesajı hükümetinizin politikalarını yansıtmakta mıdır? Hükümetinizin mültecileri mesajda sözü edildiği gibi bir şantaj aracı olarak kullanması söz konusu mudur?
-
Geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesi ile AB ülkelerinin hukuka aykırı uygulamaları sonucu uluslararası koruma ihtiyacı olanların düzensiz göçmen olarak etiketlenip Türkiye’ye iade edilmeyeceğine dair güvenceler nelerdir?
-
Türkiye, iadesi söz konusu olan kişilerin temel hak ve özgürlüklere erişimleri ile ilgili hangi tedbirleri, hangi mevzuata göre nasıl sağlayacaktır?
-
AB tarafından sunulan 3 milyar Euro tutarındaki fon nereye ve hangi amaçla harcanacaktır? Bu harcamanın şeffaf olması için herhangi bir mekanizma işletilecektir?
-
2017 yılında yürürlüğe girmesi beklenen Geri Kabul Anlaşmasının yenilenmesi veya uygulamasının erkene alınması gibi bir yasal hazırlığınız var mıdır?
then "Add to Home Screen"