AYŞE BARIM’IN TUTUKLANMA SEBEBİ
Ayşe Barım, Gezi Direnişi’nin organizatörlerinden biri olduğu iddia edilerek “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek” suçu ile tutuklanmıştı. Yargı süreci devam ederken, Barım’ın avukat kardeşi I.S.G. ve doktor bir arkadaşı, Barım’a ait delilleri karartmaya çalıştıkları iddialarıyla gözaltına alındı.
DELİL KARARTMA İDDİASIYLA GÖZALTI
Avukat I.S.G.’nin, ablası Ayşe Barım’ın bankadaki kasasına erişim hakkı bulunduğu belirtildi. Barım’ın gözaltına alındığı günün gecesinde, avukat I.S.G. ve doktor arkadaşı Levent’teki bir bankaya gitti ve kasadan bir çuval ve bir zarf aldığı tespit edildi. İçinde altın bulunan zarf, dikkat çekti. Bu durum ortaya çıkınca, Barım’ın kardeşi avukat I.S.G. ve doktor arkadaşı “delil yok etme ve gizleme” suçlamasıyla gözaltına alındı.
GÖZALTI SONRASI AÇIKLAMA
Gözaltına alınan I.S.G. ve doktor arkadaşının ifadelerinde, “Eğer şirketimize kayyum atansaydı zor duruma düşecektik. Bu duruma düşmemek için para ve altın aldık” şeklinde açıklamalarda bulunduğu belirtildi.
AYŞE BARIM OLAYININ ARKA PLANI
Ayşe Barım hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Taksim’deki Gezi Parkı olaylarına katılımıyla ilgili iddialar üzerine bir soruşturma başlatıldı. Barım, Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından olduğu gerekçesiyle suçlamalara maruz kaldı. Soruşturmanın bir kısmında, firari sanık Mehmet Ali Alabora’nın başka bir kişiyle yaptığı görüşmeye dair tape içeriğinde, Gezi Parkı odaklı olaylarla sanatçılar arasında bildiriler yayınlanması konusunda fikir alışverişinde bulunulduğuna dair bulgulara ulaşıldı. Barım’ın, Gezi Parkı davasının sanıkları Osman Kavala, Çiğdem Utku Mater ve Alabora ile yoğun bir iletişim içerisinde olduğu, menajerliğini yaptığı sanatçılara Gezi Parkı olaylarının başladığı 2013’te katılmaları için yönlendirmeler yaptığı ayrıca kendisinin de bu olaylara iştirak ettiği ifade edildi. Soruşturma kapsamında oyuncular Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Mehmet Günsür, Ceyda Düvenci, Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Nehir Erdoğan’ın “tanık” olarak ifadelerine başvuruldu.