Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, bir süre tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde dün akşam 75 yaşında yaşamını yitirdi. Şıvgın’ın cenazesi, pazartesi günü TBMM’de düzenlenecek resmi törenin ardından, öğle namazına müteakip Kocatepe Camii’nde kılınacak. Ardından Altındağ ilçesi Tatlar Köyü mezarlığına defnedilecek.

HALİL ŞIVGIN KİMDİR?

1950 yılında Ankara’da dünyaya gelen Halil Şıvgın, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Avukatlık kariyerine başlayan Şıvgın, siyasi hayatına Anavatan Partisi’nin (ANAP) kurucu üyelerinden biri olarak adım attı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde üç dönem Ankara milletvekili olarak görev yapan Şıvgın, 46. hükümet döneminde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ve 47. hükümet döneminde Sağlık Bakanlığı görevlerini üstlendi. Ayrıca, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın en yakın çalışma arkadaşlarından biriydi.

TÜRGUT ÖZAL VE 12 EYLÜL DÖNEMİ

Halil Şıvgın, Özal’ın ölümünde “FETÖ” parmağı olabileceği yönünde ifadelerde bulundu. Şıvgın, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası dönemin MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’i evinde bir süre misafir ederek güvenliğini sağladı. Eski bakanlardan Yaşar Okuyan, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın gözaltına alınmasının ardından Alparslan Türkeş’in Halil Şıvgın’ın evinde saklandığını bildirdi.

HAZIR HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNE TANIKLIK

Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun, 18 Aralık 2002’de evinin önünde silahlı saldırıya uğrayarak öldürülmesine dair soruşturmada Halil Şıvgın’ın tanık olarak ifadesine başvuruldu. Şıvgın ifadesinde, Enver Altaylı ile FETÖ’nün üst yöneticilerinden Mustafa Özcan’ın kendisini aracı kılarak Hablemitoğlu ile görüşmek istediklerini, ancak kendisinin bunu kabul etmediğini aktardı. Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu, Şıvgın hakkında verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullandı: “Halil Şıvgın ve Ramazan Toprak, Necip’le görüşmek için aniden olaydan 6 ay önce ortaya çıkan kişiler. Ne hikmetse, birden hayatımıza girdiler. Bu insanlar olaydan sonra da beni kontrol etmeye ve kuşatmaya çabaladılar.”

Şıvgın’ın çok şey söylediği, ancak söylemesi gerekenler ve bildikleri hakkında konuşmadığı vurgusu yapıldı.