Haber Aktüel’in yeni röportaj serisi “Bana Söyle” programına konuk olan Özgentürk, belgesel ve belgeselciliğe dair soruları cevapladı.

Pandemi günlerinde insanın yeniden kendine döndüğünü anlatan Özgensoy, bütün dünyada yaşanan olağanüstü günler için şunları söyledi:

“Korona günleri, insanın kendine dönmesini sağladı. Korona süreci; bir ömrün, kısa ve hafif olduğunu düşünüp, zulmün, acımasızlığın, insanı kırmanın, akla pek çok kötülük takmanın gereksiz olduğunu, dünyanın en güzel şeyinin hata yapan komşuya bile iyilik gözüyle bakıp utandırmanın günleri oldu. Ben kendi adıma şubattan itibaren çok düşündüm. Ben 60 yaşındayım. 25 yaşından beri yazı yazıyorum. O yıllardan bugünlere kadar sadece hayata bir kelime, bir belgesel bırakmak, bir öykü bırakmak, röportaj bırakmak, yaşadıklarımı anlatmak üzere geçti. Ve bugün bu vesile ile de ekonomik olarak hayatımı evimde idame ettirdim. Ama en değerli şeyin yeni kuşaklara bir şeyler bırakmak olduğunu öğrendim. Bunu biraz becerdiğimi düşüyorum kendi hayatımda. Fakat pandemi dönemine baktığımızda sadece bir inşaat mühendisi olmanın, sadece belgesel yapmanın, sadece hekim olmanın yetersiz olduğunu bizlere gösterdi. İnsan ilişkilerinde başarılı olmak, insan ilişkilerinde değişik bir yol izlemek gerektiğini fark ettik. ”18 mikroskobik bir zaman” diyor ya Nazım Hikmet… Mikroskobik bir ölçüdeki virüs sizi 15 gün içerisinde bu hayattan çekip alabiliyor. Size normal ömrünüzü tamamlandırtmıyor.”

Muaz Kalaycı’nın “Belgesellerde sansüre yer var mı?” ve “Toplumsal barışa ihtiyacımız var mı?” sorularına da yanıt veren Nebil Özgentürk’ün bu söyleşisini kaçırmayın!