BEKLEYEN ÇERNOBİL UYARISI
Sovyet dönemi nükleer santrali için “Bekleyen Çernobil” uyarısı yapıldı. 1976 yılında açılan bu santral, ülkenin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılıyor ve Ermenistan’ın başkenti Erivan’a yalnızca 35 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Türkiye sınırına ise 16 kilometre mesafede bulunan bu tesis, 1988’deki Spitak Depremi sonrasında altı yıl boyunca kapalı kaldı ve 1995’te yeniden faaliyete geçti.
TEHDİT OLARAK NITELENDİRİLİYOR
Daily Mail’de yer alan haberde, Güney Kafkasya uzmanı Dr. Peter Marko Tase, santralin teknolojik olarak eski olduğunu ve ekonomik sorunlar nedeniyle güvenlik açısında büyük tehdit taşıdığını belirtti. Tase, “Bu reaktörün bir felakete yol açma riski çok yüksek. Patlama durumunda tıpkı Çernobil gibi toprak, su ve hava kirliliğine yol açabilir; etkileri Avrupa semalarında yıllarca hissedilebilir” açıklamasında bulundu.
ULUSLARARASI UYARILAR VE ENDİŞELER
Uzmanlar, santralin aktif sismik fay hattında yer aldığını ve yapısal güvenliğinin yetersiz durumda olduğunu vurguluyor. 1995’te yeniden açılmadan önce de bu konudaki endişeler dile getirilmişti. Ermenistan Parlamentosu Çevre Komitesi Danışmanı Viktoria Ter-Nikogossian, “Bu nükleer santral hiçbir zaman güvenli olmayacak. Olası bir kaza Ermenistan’ın sonu olur” ifadelerini kullandı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan Morris Rosen ise santralin tasarımını “açıkça yetersiz” olarak değerlendiriyordu.
RUSYA’NIN ROLÜ VE GELECEK PLANLARI
Santral, halen Rusya’nın devlet nükleer enerji şirketi Rosatom’un teknik desteği ile çalışıyor. Dr. Tase’ye göre bu durum, Kremlin’in Güney Kafkasya’daki enerji politikaları üzerinde önemli bir etki yaratıyor. Rosatom’un, santraldeki iki reaktörden birini modernize etmesi bekleniyor fakat Aralık 2023’te imzalanan anlaşmanın uygulanıp uygulanmayacağı hala belirsizliğini koruyor.
Dr. Tase, santralin oluşturduğu tehdide karşı uluslararası müdahale yapılması gerektiğini vurguladı. “AB ve ABD, bu nükleer saatli bombayı devre dışı bırakmak için acilen harekete geçmeli” diyen Tase, Metsamor’un küresel güvenlik açısından ciddi bir risk taşıdığına dikkat çekti. Santral yetkilileri ise tesisin sağlam bir bazalt blok üzerinde inşa edildiğini ve yıllar içinde güvenlik önlemlerinin artırıldığını savunuyor.